ET HİJYENİ VE TEKNOLOJİLERİ 4.SINIF 2. DÖNEM
ET HİJYENİ DERSİ VİZE NOTLARI
Et çeşitleri : 3
temel kaynaktan oluşmaktadır.
-
Kırmızı etler : büyük baş , küçük baş ve ayrıca
domuz etlerinden oluşmaktadır.
-
Kanatlı etler : kaz , ördek , bıldırcın ,
tavuk vs. beyaz etlerden oluşmaktadır.
-
Su ürünleri : sazan , çipura , alabalık , hamsi
vs. beyaz etler sınıfında yer alan gıdalardır.
Tanımlar : kasaplık
hayvanların kesilip yüzülmelerini takiben vücutlarından kan , baş ve ayakların
, iç organların ve bunlara yapışık bağ dokulardan ayrıldıktan sonra geriye kalan
kısıma karkas adı verilmektedir. Karkas sığırlarda %50 , koyunda %55 ,
domuzlarda ise %75’ini oluşturmaktadır. Domuzların derisi yüzülmediği için o
kısımda karkastan sayılmaktadır. Sığırların karkasının et oranı %49-68 ,
koyunların %45-65 , domuzun ise %75 sayılmaktadır.
Et, karkas : %60
kas , %26 yağ , %13 kemik ve % 1 karbonhidrat içermektedir. Bunların %60 su ,
%18 protein , %1 kül içerir.
İç organlar ( sakatat
) : iç organlar insanlar tarafından tüketilmektedir. Dil , AC , KC ,
bağırsak , dalak , kalp , meme bezleri , beyin vs.
-
Kan : bazı insanlar tarafından tüketilmektedir.
Bizim memleketimizde ise boya sanayisinde ve yem maddesi olarak
kullanılmaktadır.
Tüketilmeyen diğer
kısımlar : bademcik , genital organlar , kulak uçları , kemik , lenf yumruları
, bezler , mezbaha yan ürünleri tüketilmez. Deriler deri sanayisinde , bezler
ilaç ve kozmetik ürünlerde , kan , kemik yağ cinsel organlar ise yem
sanayisinde kullanılmaktadır.
Etin beslenmedeki
önemi : insanların bedensel , zihinsel gibi aktivitelerde içerisinde azot
bulunan besin maddelerini almaları gerekmektedir. Proteinin yapı taşı olan
a.a’ler bazıları vücutta üretilirken diğerleri ise eksojen a.a’ler olarak
dışardan alınmaktadır. Etin yapısında bulunan myozin , troponin , sarkoplazmik
proteinler ve bağ dokusu proteinleri bulunmaktadır. Bu proteinlerin içerdikleri
eksojen a.a’ler birbirinden farklıdır. Buna Esansiyel amino asit indeksi ( EAAİ
) olarak ifade edilir.
ETİN KİMYASAL
BİRLEŞİMİ
Etin kalitesi kemik yağ ve atık yağlardan arındırıldıktan
sonra protein , yağ , karbonhidrat , su , mineral ve vitaminlerin miktarının
saptanmasıyla değerlendirilir.
Genelde taze bir ette ;
Su %60-70
Protein %18 , 11-24 arasında olabilir.
a) Miyofibriller : myozin , aktin ,
tropomyozin , M protein , C protein.
b) sarkoplazmik protein : eriyebilir.
c) Bağdoku
d) protein olmayan nitrojen maddeler.
Lipidler : %3-21 arasında , nötral lipidler , fosfolipidler
, kolesterol.
Karbonhidratlar : %1-1,5 arasında glikojen , glikoz , heksoz
, laktik asit.
İnorganik maddeler : demir , çinko , potasyum , sodyum.
Vitaminler : A,D,E B grubu vitaminler.
Etin makro birleşimi
:
Su : %60-70 bulunur. 3 tipte ette su bulunmaktadır.
-
Moleküler su : ayrışması şekillenmez. %80
oranında bulunmaktadır.
-
Hücre içi su : hareketsiz su olup , hücre
içerisinde bulunduğu için işlemler sonucunda hücre dışına çıkabilmektedir.
-
Serbest su : kesme doğrama , veya diğer
işlemlerle ayrıştırılan su tipidir. Su tutma kapasitesinin yüksek ve alçak
olması gerekir. Örneğin pastırmanın su tutma özelliği azdır serbest su az
bulunur fakat salam , sosis gibi maddelerde ise su tutma oranı yüksek olduğu
için serbest su içermektedirler.
Not : etteki
proteinlerin %80’i kas proteini bulunur bunlar ;
-
Miyofibriller protein : %40’ını oluşturmaktadır.
Çabuk denatüre olurlar. Kalitesini korumak için denatüre oluşumunu engellemek
gerekmetedir.
-
Sarkoplazmik protein : et suyu proteinleri
olarak adlandırılır. Kas proteinlerinin %40’ını oluşturur toplam et proteinin
ise %20’sini oluşturmaktadır.
-
Bağ doku proteinleri : %20’sini oluşturmaktadır.
Kollogen en büyük grubu oluşturur. Elastin ve ..
Karbonhidratlar : ette
%1-1,5 oranında bulunurlar. En fazla glikojen bulunur. Hayvansal olarak bulunan
karbonhidratlar glikojen ve laktoz olarak bilinir. Bazı hayvansal gıdalarda
glikozda bulunmaktadır.
Yağ : çok fazla
lipid tarzı bulunmaktadır bunlar , hücre
içinde , hücre arasında ve depo edilmiş olarak bulunurlar. Eksojen yağ
asitleride bulunmaktadır. İnsan sağlığını belirleyen faktörlerdendir. Linoleik
,linolenik ve araşidonik asitlerin kesinlikle alınması gerekmektedir. Kutupta
bulunan canlıların sütlerinde bu esansiyel yağlar tespit edilmiştir.
Vitaminler: et C
vitamini yönünden fakir olmasına rağmen B grubu vitaminler yönünden yeterlidir.
KAS DOKUSU VE
HİSTOLOJİSİ
1.
İskelet kası : bir kas çeşiti olup kas
demetlerinden oluşmaktadır. Uzunlukları ve sayıları farklı olan hücrelerden
oluşmaktadır. Kas lifleri ise içerisinde miyofibriller oluşturur. Bunu ise
aktin ve myozinler şekillendirir. Perimizyum dış bağ doku katmanıdır. Bunun
altında endomizyum ve onun altında ise epimizyum bulunmaktadır. Kalın
filamentler aktin ve myozin ince filamentler ise ışığı geçiren filamentlerden
oluşmaktadır. İki Z diski arasındaki kısım H bandıdır. 2 Z hattı arasındaki
kısıma ise sarkomer adı verilmektedir.
Sarkolemma
: kas hücresi zarı adını almaktadır. İmpulsları kas hücresi içine
iletmektedir.
Sarkoplazma
: çok fazla sayıda mitokondri içermektedir. Enzimler burada bulunur
hidrolitik , proteolitik , lipolitik enzimler vardır.
Sarkoplazmik
retikulum : tüpçük şeklinde olup longitudinal ve transversal köprücüklerden
oluşmaktadır. Ca depo eder ve salarlar.
BAĞ DOKULAR :
-
Şekilsiz yapılar : hücre dışında bulunurlar.
Kollegen elastin ve retikulinden oluşur.
-
Hücre dışı bağ doku lifleri ;
a) Kollagen :
b) Elastin :
c) Retikulin : ?
2.
Düz
kaslar :
3.
Kalp kası
:
KAS FİZYOLOJİSİ
Kaslar ve hücreleri elektriksel ileti yapabilmektedir.
Beyinden çıkan impluslar sinir hücresi boyunca ilerle ve hücre içinde negatif ,
hücre dışında pozitif olan elektronların yer değiştirmesi ile gerçekleşir.
Sinir sistemindeki iletilerin hücrelere geçmek için aracıya ihtiyacı vardır ve
bu görevi asetil kolin üstlenmektedir. Asetil colin Cl.tetani hastalığında
fazla salgılanarak kasların kontraksiyonda kalmasını , botilismus hastalığında
ise az salgılanarak felç şekillenmesine neden olmaktadır. Sarkoplazmik
retikulumda biriken Ca iyonunun iki etkisi bulunmaktadır.
-
Yoğunluğu artan Ca troponin ile birleşerek
aktinin myozin olarak birleşik kalmasını sağlamaktadır.
-
Myokinaz enzimi üretimini sağlarlar. ATP’lerden
ADP şekillenmesinde yardımcı olurlar.
Kasların gevşemesi ise bu aşamaların tam tersinin
şekillenmesi ile oluşur.
Kasların gerekli
enerji ihtiyacı : kreatinin fosfat ilk kullanılan enerjilerdendir. Kesim
sonrası O2 doku ve organlara gidemez. Hücrelerde bulunan depo
edilmiş glikojen enerji kaynağı olarak kullanılır. Glikoz normalde doku ve
organlarda 36 ATP sentezine yardımcı olur fakat ortamda O2
bulunmadığı için 2 ATP üretilmektedir. Depo edilen glikojen miktarı ile doğru
orantılı olarak ATP üretimi bulunmaktadır. Kasın ete dönüşmesi olayı glikojen
ile doğrudan alakalıdır.
Kasın ete dönüşmesi (
soru ) : kesim sonrası kaslar kan akımını yavaşlatmak veya durdurmak için
kasları kontrasiyona uğratır ve böyle damarlarda vazokonstrüksiyon şekillenir.
Ayrıca bunu yaparak kanın kalp ve beyine yetişmesi amaçlanır.
-
Postmortem laktik asit oluşumu : kesim sonrası O2
varlığının olmamasına bağlı olarak glikojenler depolardan kullanılarak enerji
üretimine alınmaktadır. Kesim sonrası enerji üretimi sisto adı verilen kısımda
gerçekleştirilir ve bu ortamda anerobik enerji üretimi söz konusudur.
Glikojenden elde edilen pürivik asit döngüye katılamaz ve H iyonu ile birleşir.
Laktik asit şekillenir. Kana geçemez ve KC’ye gidemez burada kalırlar.
-
Postmortem pH düşmesi : normal olarak kasın pH’ı 7 olarak bilinmektedir. Laktik asit
birikimi sonucunda bu değer 5,4’e kadar düşmektedir. Kesimden hemen sonra kasta
bulunan glikojen miktarındaki azalmayla laktik asit artımı gözlemlenmektedir.
-
Kalıcı rigor mortis : aktin ve myozin birleşir
ve bu durumda kalarak rigor mortis şekillenmiş olur. Sığırlarda 6-12 ,
koyunlarda 6-12 , kanatlı 30dk-1 saat , domuz 3 saat , balıklarda ise 15-20
dakika sonra rigor mortis şekillenmeye başlamaktadır. Rigor mortis ve pH
arasında da bir ilişki bulunmaktadır. Hayvanın glikojen deposu yeterince varken
bu hayvan kesim öncesi kullanıp yorulmuş ise depo enerjisi biter ve kesim
sonrası istenilen değişiklikler az şekillenir. Laktik asit oluşumu pH düşmesi
vs. gibi durumlardan bu geç oluşan rigor mortise alkali rigor mortis adı
verilmektedir. Et beyaz renkte ve sıkı olur. Normalde 8-12 saat sonra pH 5,4’e
düşerken strese giren hayvanda hemen 5,4’e düşmektedir.
-
Postmortem olgunlaşma ( enzimatik reaksiyon):
aktin myozin oluşumu laktik asit oluşumuda şekillenir. Sarkoplazmik enzimler
vardır ve bu enzimler aktin ve myozin köprücüklerini ayırır. Kollagenler
üzerine etkiler gösterir ve yapılarını bozar et pişerken birdaha sertleşmezler.
Postmortem
değişiklikleri etkileyen faktörler :
1- iç faktörler : lenfatik
yapı , yaş , cinsiyet , cins , ırk , gibi durumlar etkiler.
2- dış faktörler : çevre yetiştirme
koşulları , besi durumu , mezbaha durumları , ortamın ısı değişimi vs.
Nakliyat : hayvanlar
nakil edilirken enerji harcaması şekillenmektedir. Kesim öncesi hayvanların
dinlendirilmesi gerekmektedir. Nakliyat sonrası kesim yapılırsa kaslarda
bulunan glikojen miktarının ½ ve 1/3 oranında azaldığı saptanmıştır.
Kesim yöntemi : bizim
ülkemizde genelde doğrudan kesim yöntemi uygulanmaktadır. Batı ülkelerde şok ,
bayıltma vs işlemi uygulanmaktadır. Daha sonrasında kesim uygulanır. Bayıltmada
1 g ette 8 mg glikojen , tabanca ile şokta ise 5,5 mg , direk kesimde ise 3,5mg
glikojen bulunmaktadır.
Ortamın ısısı : en
ideal ısı 14-15 C de saklanması gerekmektedir. Derecelere göre etin rigor
mortis saatleri.
43 C
|
4 saat
|
37 C
|
6 saat
|
35,5 C
|
8 saat
|
27 C
|
12 saat
|
17 C
|
16 saat
|
7 C
|
20 saat
|
Not : ilk yarım saat 16-20 C , 8-12 saat sonra 5 C
indirilmeli , 32-48 saat kalmalıdır.
Karkasın asılma
şekilleri : oldukça yaygın olarak kullanılan yöntem arka bacakta bulunan
tendolardan asılmasıdır. İkinci yöntem ise pelvis kemerinden asılma durumu
kasların uzaması için asılma oldukça önemlidir.
Anormal postmortem
değişiklikler :
-
DFD’li
etler : yeterince glikojeni olmayan alkali rigor mortis şekillenen
etlerdir. Kesim sonrası etlerde kararma oluşur.
-
PSE’li
etler : yeterince enerji vardır fakat stres gibi durumlardan şekillenen
etlerdir.
-
Erime
kısalığı : rigor mortis şekillenmeden dondurma işlemine alınan etlerdir
pişirme sırasında rigor mortis şekillenir ve etler serttir.
-
Soğutma :
14 C’nin altında muhafaza edilen etlerdir. Etlerin oda ısısında rigor mortisi
oluşur. Hücre içi sıvılar akar ve etler yumuşar.
c)
Mermerleşme: Kas içindeki yağın
dağılımıdır. Kas lifi demetlerini saran perimizyal bağdokuda görülür, buna
mermerleşme (marbling) denir. Mermerleşme karkas ve et kalite
sınıflandırmasında çok önemlidir.
- Etin lezzeti ve olgunluğu
mermerleşme derecesiyle yakinen ilgilidir.
-Tam tecrübe sağlanana kadar
standart resimlere bakarak mermerleşme derecesini ölçeriz. Bunun için de 10 ve
12. Costa kısmındaki bel gözü kasına (longissimus dorsi) enine kesit yapılmalı
ve yağ dağılımı resimlere göre değerlendirilip hesaplanmalıdır.
d)
Katılık ve sertlik derecesi: Yan karın kaslarının yani kaburgalar ve uyluk
kemiği arasında yer alan kasların yani kavramın kesilmeden ve kesildikten sonra
kesit yüzlerinin sertlik derecesine bakılır. Ayrıca bel gözü kasına işaret
parmağı ile yapılan basınç ile de sertlik durumu anlaşılabilir. Bu özellik yağ
durumuyla alakalıdır.
- Haliyle mermerleşme derecesi fazla
olan etler, az mermerleşme gösterenlere göre daha sıkıdırlar.
e)
Renk ve yapı: Kasın ete dönüşümünde ki fiziki ve kimyasal değişimle ilgili
olarak renk soluk, yapısı yumuşak olabileceği gibi, tam aksi koyu ve sert
olabilir.
-Genelde genç sığır karkaslarının ki
açık kırmızı, yaşlılarınki koyu kırmızıdır. Renk değerlendirilmesi yine bel
gözü kasına (bonfile) bakılarak yapılır.
f)
Şekil ve yağlılık: Karkasların şekilleri; kaslaşma veya et tutma, kasların
fonksiyonları, iskelet sisteminin yani kemiklerin gelişimine ve kuşkusuz
içindeki yağ miktarına bağlıdır. Kas gelişimi, etlenme veya kaslaşma özel
olarak iskelet kaslarının gelişme derecesini belirtmede kullanılır.
Tekstür:
Etin direncidir, olgunlaşma yapısının tepkisi, etin viskozitesi, yağ doku
miktarı, su tutma kapasitesi önemlidir. Kesit yapılacak 10. Ve 13. İnt costal
aralıktan yapılır. Verim derecesi
hayvanda 1 den 5 e kadar skorlanır. 1 en iyi 5 en kötü.
Yağlılık:
Karkas ve karkas parçalarının içerdiği yağ miktarı, niteliği ve
dağılımıdır. Çok yağlı ve yine çok az yağlı etleri tüketici almak istemez.
Yağlılık yönünden gelişmiş olan karkaslar, kalın, toplu, et oranı fazla,
çıkıntıları (femur ve scapula) olmayan ve kalın bir omuza sahip olandır.
Hayvan türlerine göre karkas
değerlendirmesi
-Sığır
karkas değerlendirmesi:
1) karkaslar önce yaş ve cinsiyete
göre ayrılır.
2) Gelişme derecesi belirlenir: Bu
amaçla gövdeler ikiye ayrıldıktan sonra vertebralar kemiklerinin gelişme
durumuna ve kasların tektür ve renklerine bakılır.
3)Mermerleşme derecesi
4) Kaslaşma derecesi: bonfilenin
kesit alanı hesaplanır
5) Yağlanma derecesi: gövde ve kabuk yağının kalınlığı ölçülür, iç
organ yağlarına bakılır gerekirse tartılır.
6) Karkasta kas randımanı: Etlenme
ve yağlanma durumlarına göre şekilleri değerlendirilir ve ağırlıkları
hesaplanır.
-Koyun
karkaslarının değerlendirmesi
-Kanatlı
karkas değerlendirmesi
KARKAS DERECELERİ
Birleşmiş milletler kalite
Terimleşmesinde; ekstra, seçkin, iyi, standart, ticari, yeterli, imalat veya
konservelik terimlerini kullanır. Bazı ülkeler ise AAA, AA, A gibi harfler
kullanır.
Ekstra:
Tosun, düve, öküz ve boğa karkasları sahip olabilir. Tam gelişmişlerdir
yani fileto, kaburga, but ve omular tam dolgundur. İyi etlenmiştir. Kabuk yağı
normal ve düzgündür. Mermerleşme çok iyidir.
Seçkin:
Üst kalite karkas sınıfıdır. Dış görünüm oldukça dolgun, sıkı ve yeterli
derecede etlidir. Belgözü kesit yüzü, pürüzsüz ve normal mermerleşmiş
durumdadır. Renk kiraz kırmızısıdır.
İyi:
Şekli genelde sıkı, yeterli etli ve dolgundur, kaburga, fileto ve butlar
tam yuvarlak değil düzcedir. Pelvis böbrek ve kalbi saran yağların miktarı
değişmektedir. Yağı sert ve krem beyazıdır. Bonfilede mermerleşme gençlerde az
yaşlılarda biraz fazladır. Kesit rengi koyu kırmızıya kadar değişir.
*En
iyi karkas, dış çeperi (kabuk yağı) beyaz renklidir, bu beyaz renk ne kadar
açılırsa kalite azalır.
*Hayvan
kesim öncesi, arkadan bakılınca kare şeklinde olanlar iyi dikdörtgen
şeklinde olanlar kalitesizdir.
SAYFA
66 DA Kİ TABLOYU MUTLAK İNCELEYİNİZ***
ÜLKEMİZDE KARKAS SINIFLANDIRMASI
Sığır
gövde etleri: 5 sınıf
-Tosun
(T), Düve (D), Boğa (B), İnek (İ), Öküz (O)
Tosun
ve düve grubu gövde etleri: 4 sınıf
-Ekstra
(E), Sınıf 1 (I), Sınıf 2 (II), Sınıf 3 (III)
Boğa,
inek ve öküz grubu gövde etleri: 3 sınıf
-
Sınıf 1 (I), Sınıf 2 (II), Sınıf 3 (III)
Koyun
gövde etleri: 5 sınıf
-Toklu
(T), Şişek (Ş), Öğeç (O), Marya (M), Koç (K)
Koyun
gövde etleri 3 tipe ayrılır;
-Taze, soğutulmuş, dondurulmuş
Toklu,
şişek ve öğeç grubu gövde etleri; dört sınıfa ayrılır: Ekstra (E), Sınıf 1
(I), Sınıf 2 (II), Sınıf 3 (III)
Marya
ve koç grubu gövde etleri:
-
Sınıf 1 (I), Sınıf 2 (II), Sınıf 3 (III)
KARKASLARIN PARÇALANMASI
BÜYÜKBAŞ
GÖVDE ETLERİNİN PARÇALANMASI
Kaba
Parçalama(ön parçalama): Sığır ½
karkasının kaba parçalama işlemi doğu bloku ülkelerinde 11 ve 12. Omur
kemikleri arasından, çoğu batı ülkelerinde ise 8. Ve 9. Omur kemikleri
arasından iki parçaya ayrılır. Ülkemizde uygulanan doğu bloku parçalamada; arka
¼ karkas üzerinde 2 kaburga kalır. Sonra arka ¼ karkasın sonundan başlanır 6.
Sağrı omur kemiği hizasından but kısmı tamamen ayrılır. Ön ¼ karkasta ise 7.
Boyun omurundan gelen kısmı ayırmakta ve bu şekilde yarım gövde 4 parçaya ayrılmaktadır.
Detay parçalama(son parçalama) : Etlerin
kemiksiz hale getirilmesi; daha küçük parçalara ve porsiyonlara ayrılmasıyla
yapılır. Önce bonfile ve kontrfile kısmı kemikli, kemiksiz ayrılır, kafes
kısmından pirzola ve antrikot ayrılır. But kısmında ise incik, tranç, yumurta,
sokum, ve rosto gibi beş değerli kısım ayrılır.
Bütün
sığır gövdesi (karkas): TS 5273’e göre kesimi yapılmış kanı akıtılmış
böbrekleri, üreme organları ve bunların bağları çıkarılmış, baş ve ayakları
ayrılmış, böbrek yağları, salkım yağları ve pelvis boşluğu yağları alınmış,
kuyruğu 4. Kuyruk omurundan kesilmiş bütün haldeki gövdedir.
Yarım
sığır gövdesi
Çeyrek
sığır gövdesi
Arka
çeyrek sığır gövdesi: Yarım gövdenin 11. Ve 12. Kaburgalar arasından, omur
eklem yerinden ikiye ayrılmasından oluşan her iki parçadır.
Ön
çeyrek sığır gövdesi: Çeyrek sığır gövdesinin ön bacağı ihtiva eden kısmıdır.
Not:
But %40, kol %16, sırt %20, boyun %9,döş %15 oranında et ihtiva eder.
Gövdenin
etlik derecelendirmesi
1-
Ekstra
etki gövde
2-
Tam
etli gövde : Yuvarlak silindirik görünümlü, çıkıntıları belirsiz, sırt ve
bel kasları geniş kalın, profili yumuşak, but profile dışbükey, dolgun e
yuvarlak, göğüs kafesi silindirik, boyun kısmı dolgun, omuzu kabarık ve dolgun,
sağrı geniş ve dolgun, kabuk yağı düzgün ve gövde etlidir.
3-
Etli
gövde
4-
Orta
etli gövde
5-
Az
etli gövde
Derecelendirmede
kullanılan kriterler
Gövde
uzunluğu, gövde derinliği, gövde profili, but profili yağlılık derecesi olarak
değerlendirilir.
Yağlar
-Kabuk yağı, böbrek yağı, pelvis
boşluğu yağı, salkım yağı, fıtık yağı
GÖVDE
ETLERİNİN İSİMLENDİRİLMESİ
Not
: Hareketsiz kaslar daha iyidir. Aşağıdan yukarı doğru, arkadan öne doğru
et kalitesi artar.
A-
ÖN
ÇEYREK KISIM
Ön
kol, kürek, orta kol
B-
BEL
BÖLGESİ
Sırt
(antrikot), kontrfile, bonfile
------SAYFA
75 TABLO ÖNEMLİ ***
PARÇA
ETLERİN KALİTELERİNE GÖRE SINIFLANDIRMALARI VE PİŞİRME ŞEKİLLERİ
Sığır
et parçalarının kalite değerlendirmesi
1.
Kalite
a- Bonfile
b- Kontrfile
c- Sokum
d- Yumurta
e- Tranç
2.
Kalite
a- Nuar
b- Kol
c- Döş (orta kısmı)
3.
Kalite
a- Gerdan (boyun)
b- Döş (ön kısım)
4.
Kalite
a- İncik
b- Karın
Koyun
et parçalarının kalitelerine göre sınıflandırması
1.
Kalite
a- Sırt etleri
b- But
2.
Kalite
a- Kol etleri
3.
Kalite
a- Döş ve karın etleri
b- Gerdan
c- Baş
Yemeklik
parçalarına göre etler
-Pirzola,
biftek, rosto, kuşbaşı, gulaş(kuşbaşına benzer ondanda küçüktür), kıyma
TABLO
ÖNEMLİ****76
PARÇALANMIŞ
ETLERDEN; KIYMA
SEN
YAZ HARUN BURAYI J
Hayvan
çeşitlerine göre
1-
Kasaplık
büyük ve küçükbaş hayvan kıyması
Sığır,
dana, koyun, keçi
2-
Kanatlı
hayvan eti kıyması
-Kanatlı
kıyması elde edildiği evcil kanatlı türüne göre;
Hindi, tavuk, kaz, ördek, Beç
tavuğu, deve kuşu
Yağ
miktarına göre:
Kıyma, içerdiği yağ miktarına göre
-
Yağsız, orta yağlı, yağlı, çok yağlı olarak
ayrılır.
Boylarına
göre:
-
İnce, orta, iri çekim olarak ayrılır.
Özellikleri
Duyusal:
-Elde
edildiği hayvana türüne ait tat (piştikten sonra), koku ve renkte olmalı.
Yabancı tat, koku, renk bozukluğu olmamalıdır.
-Yağ parçaları homojen yayılmalıdır.
-Kıyma gözle görülebilir veya UV
lambası altında flüoresan veren yabancı madde, kıkırdak, sinir damar ve lenf
yumrusu içermemelidir.
-Mikro biyel faaliyete bağlı tat,
koku renk bozukluğu olmamalıdır.
Mikrobiyolojik:
Türk gıda kodeksi mikrobiyoloji tebliğine uymalıdır.
Histolojik
ve Serolojik: Kendi türünden başka bir tür et bulunmamalıdır. İç organ ile
baş yanak dudak etleri deri lenf yumruları, kemik, kıkırdak, büyük damar ve
sinirleri içermemelidir. Kendi çeşidine
göre karkas yağı dışında yağ bulunmamalıdır. Kıyma sadece adıyla anılan hayvan
etini içermelidir.
SANAYİ
ETLERİ
Mekanik
olarak kemikten ayrılmış et (MAE)
Kasaplık hayvanların kesilip
parçalara ayrıldıktan sonra karkas üzerinde kalan et, tüm etin azımsanmayacak
kısmını kapsar. Etin tamamının, kemikten elle ayrılması hem zor hem de oldukça
pahalıdır.
Eti
kemikten ayırma yolları
-
Mekanik ayırma
-
Kemikten eti presleme
-
Su ile ekstraksiyon
-
Seyreltik asit veya alkali ile ekstraksiyon
-
Proteolitik enzimlerle işleme tabi tutma,
metotlarından biri kullanılmıştır.
-Kanatlı
hayvanlarda ayaklar, femur, fibula, humerus, radius ve ulna kemikleri MAE
üretiminde hammadde olarak kullanılamaz. Ayrıca :
1 -
Kanatlı hayvan karkasları kesim tarihinden itibaren en fazla 3 günlük
olmalıdır.
2-Kemikten ayırma işleminden hemen sonra
mekanik ayırma yapılır.
3- MAE
elde edildikten hemen sonra kullanılmayacak ise, ambalajlanır veya hemen
paketlenir ve 2 C sıcaklıktan yüksek olmayan ortamda soğutulur. Veya -18den
daha düşük sıcaklıkta dondurulur.
4- MAE,
endüstriyel kullanım için olup doğrudan tüketime sunulmaz. MAE bu yönetmeliğe
göre onaylanan işletmelerde ve sadece ısıl işlem görmüş emülsifiye et
ürünlerinin üretiminde kullanılır.
5- MAE’
de Ca içeriği en fazla %0,1 oranında olmalıdır.
6- Etli
kemikler MAE üretimi amacıyla nakledilemez ve satışı yapılamaz.
TEKNOLOJİK
ET (SUNİİ)
Günümüzde dünya nüfusunun aşırı
artışından dolayı, daha ucuz et elde etme arayışıyla yaşanan protein
eksikliğini gidermek ve zoonozlardan korunmak amacıyla laboratuarlarda suni et
üretimi çalışmaları yapılır. Suni et yapımı, kök hücre çalışmaları çerçevesinde
laboratuar ortamında mezenşimal hücrelerin kas dokusuna dönüşmesiyle yapılır.
Ayrıca elde edilmiş et gri renktedir. Bunun nedeni kasta demir içeren
myoglobinin bulunmamasıdır.
Suni ette olumsuz tartışılan husus,
kök hücre üretimi sırasında ki hücre beslenmesinde fetüs serumu
kullanılmaktadır. Fetüs serumunun ‘’prion’’ denilen protein molekülü
içerebileceği endişesidir. Örn BSE gibi hastalıklar. Ve etin genetik yollarla
elde edilmesinden dolayı başka problemlerde olaşabilir.
-
KONU 1 :
KAUZEM : ET TEKNOLOJİSİ
Et ürünleri taze ete kıyasla daha az rutubetli ama daha
fazla protein , yağ , mineral madde içerdiklerinden oldukça üstün besleyici
değere sahiptirler. Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde hızlı kentleşme ,
çalışma koşullarının değişmesi ,çalışan kadın nüfüsunun artması hazır ve yarı
hazır gıdaların özellikle bunlardan et ürünlerinin tüketimlerinin artmasına yol
açmıştır. Örneğin üretilen toplam etlerin sırasıyla , fransa , rusya Danimarka
, ABD gibi devlerinde %65,50,45 ve 35’nin başta sucuk olmak üzere çeşitli et
ürünlerine işledikleri bilinmektedir.
Et ürünleri eskiden daha çok sığır ve domuz etlerinden
yapılırken şimdi bu amaçla koyun keçi tavuk ve hindi etleri de kullanılmaya
başlanmıştır ve bu etlerin çeşitlilikleri artmaktadır.
Et ürünü veya ürünleri denilince tuzlama ve kürleme ,
parçalama , emülsifikasyon , dumanlama pişirme ve fermentasyon işlemlerinden bir
veya bir kaçının etlere uygulanmaları ile elde edilen taze etten farklı
niteliklere sahip ürünler anlaşılır.
Genelde et ürünleri elde edildikleri etlerin parçalanma
derecelerine göre iki gruba ayrılabilirler ;
-
Doğrudan lop halindeki iri parçalardan yapılanlar.
-
Küçük derecede parçalanmış kıyma haline
getirilmiş etlerden yapılanlar.
İlk grupta yer alan ürünler , öncelikle 1.kalite etlerden
üretilirler. Jambon , hans , bacons , konserve etler ( corn beef ) , pastırma
ve füme etler bu grupta yer alan belli başlı et ürünleridir. İkinci grupta yer
alan ürünler daha çok 2. Kalite etlerin oldukça küçük parçalara ayrıldıktan
sonra kıyma haline getirilmesi ile yapılır. Sucuk kelimesi Latincede muhafaza
edilmiş ve tuzlanmış anlamına gelen salcus veya salsicia kelimelerinden
türetilmiştir. Sosis kelimesi dilimizde dumanlanıp pişirilen üretilen et
ürünlerine denir.
A) KÜRLEME :
etlerin kürlemesi et ürünlerinin yapımında kullanılan en eski
yöntemlerdendir.bu amaçla daha çok tuz kullanılmaktadır. Tuzlama işlemi et ürünlerinde
genellikle kürleme ajanlarıylabirlikte kullanılır. Kürleme işleminde başta tuz
olmak üzere , sodyum nitrat ve nitrit , şeker , sodium askorbat , askorbik asit
ve fosfatlar kullanılmaktadır. Bu işleme kürleme adı verilir. Kürleme ürüne
güzel bir renk verir.
Kürleme yöntemleri :
-
Kuru
kürleme
-
Yaş
kürleme
·
Artere enjeksiyon ile
·
Çok iğneli şırıngalar ile kasa enj.
kuru kürleme sadece tuz kullanılabileceği gibi nitrat/nitrit
ve şeker ile karışımlarda kullanılabilir. Büyük parça etlerin üzerine kuru bir
karışımı serperek gerçekleştirilir. Bu kürleme şekli oldukça güvencelidir.
2,5-3,0 cm kalınlığında olan ete kürlemenin nüfuz etmesi yaklaşık 2 gün alır.
Genelde %69 tuz , %29 şeker , %18 nitrat veya %0,18 nitrit şekilinde hazırlanan
kür karışımından 1kg et için 56,7 gr kullanılmaktadır. Yada 1 kg ete , 100 gr
tuz , 0,5 g nitrat ve 1 g şeker karıştırılarak sürülür ve 4-8 C arasında 3-8
hafta boyunca baskı altında bekletilir.
Yaş kürleme yönteminde yine kuru kürlemede kullanılan
maddeler kullanılır bu maddeler su içerisinde çözdürülerek salamura haline
getirilir. Salamuranon içeriği tuz miktarı salamura derecesi olarak ifade
edilir ki bu baume veya salometer hydrometre cihazları ile saptanır. Etler
salamuralar içerisine daldırılıp bekletilerek salamura edilir. Yaş kürleme de
başka bir uygulama şekli ise enjektör şeklinde özel olarak yapılan pompalı
enjektör ile salamulara çözeltisini doğrudan kürlenecek etlerin arterine
pompalamaktır. Etlere batılarakda uygulaması yapılabilir. Enjekte edilmiş
parçalar , salamura suyunda 7 gün boyunca bırakılır. Salamura işlemi
uygulanırken sıcaklık önemlidir uygun sıcaklık 4-8 C arasında olmalıdır.
Renk oluşumu : kaslarda
en fazla myogobin %80 ve hemoglobin
pigmentleri bulunur. İşte et ürünerinde renk oluşumu bu iki pigmente bağlıdır. Sadece
tuzlama yöntemi kullanılarak etin rengini veren myoglobinin okside olmadan
saklanması mümkün değildir. Myoglobin ve oksimyoglobilin kolayca okside olarak
metmygolobine dönüşmektedir. Kürleme işleminde renk stabilizatörü maddeler diye
bilinen nitrat ve nitritlerin potasyum ve sodyum tuzları kullanılarak et
renginin kalıcı et rengine dönüştürülmesi sağlanır. Renk oluşumu etin rengini
veren myoglobilinin katılan kürleme maddeleritle nitrozomyoglobine
dönüştürülmesidir. Nitritin doğrudan ete karıştırılması çoğu ülkelerde ve
ülkemizde yasaklanmıştır.
Kürleme işleminin
faydaları :
-
Kürleme sonucu kimyasal reaksiyonlara bağlı
olarak et kalıcı parlak kırmızı renk almakta , myoglobin nitrosomyoglobine
dönüşmektedir.
-
Et konserveleri ve vakum ambalajlarda pazarlanan
ısıl işlem görmüş et ürünlerinde tuz ile birlikte ürüne katılan kürleme
maddeleri antimikrobiyal etki göstererek C.botilinum’un gelişmesini
önlemektedir.
-
Nitritin antioksidan özelliği et ürünlerinde
yağların oksitlenmesiyle oluşan ransiditeyi büyük ölçüde önlemektedir.
-
Kürlenmiş et ürünlerinde kendine özgü tat ve
kokusunu oluşturmakta ve ürünün albenisini artırmaktadır.
Nitrat ve/veya nitrit tuzun etkisi ile et ürünlerinin
şekillenen bozuklukları önleyerek yada onlara hoşa giden kırmızı renk oluşumuna
katkıda bulunur.
Su tutma kapasitesini
arttırmak : kürlemenin bir etkiside et ve ürünlerinde sus tutma kapasitesi
üzerine olan etkisidir. Et proteinlerinden globülin , aktin ve myosin tuzda
çözünür özellik göstermektedir. Ortamdaki tuz miktarına göre çözünen
proteinlerin su tutma kapasitesi artar. Üründe yapısal oluşum meydana gelir ve
et ürünleri dilimlenme özelliği kazanır. Etteki tuz oranı %5 seviyesine
çıktığında su tutma kapasitesi ve liflerin işmesi en üst noktaya ulaşır. Fakat
tuz oranı %10’nin üzerine çıktığından et lifleri sönmeye başlar ve su tutma
kapasitesi negatife döner.
B) PARÇALAMA : parçalamada
amaç üretilecek ürünlere özgü niteliklerikazandırabilmek için et ve yağların
ezilmeden belirli derecelerde çekilip kıyılmalarını sağlamaktadır. Et ve
yağların çeklip kıyılmaları katkı maddeleri ile karıştırılmaları ve
gerektiğinde de emülsiyon haline getirilmelerinde kullanılan başlıca araçlar
kıyma ve emülsiyon makinalarıdır.
C) EMÜLSİFİKASYON : normal
bir birine karışmayan sıvı halindeki iki maddenin belirli işlemle elde edilen
karışımlarına emülsiyon , bu işlemin yapılmasına da emülsifikasyon
denilmektedir. Emülsifikasyon işlemi sonucu oluşan emülsiyonda bir maddenin
diğerinin içerisine küçük zerrecikler veya globüller halinde dağılması ile
sağlanır. İşte , karıştımada küçük zerrecikler veya parçacıklar halinde dağılan
maddeye emülsiyonda ‘’dağılım faz’’ içinde parçacıkların dağılı halde bulunduğu
sıvı haldeki 2. Maddeye ‘’sürekli faz ‘’ denir. Yon tipi sucukları
Rigor mortis şekillenmemiş etler ( prerigor et ) rigor
mortis şekillenmiş etlere (postrigor) kıyasla daha fazla emülsifikasyon
kapasitesine sahiptirler. Çünkü düşük pH’lı etlere kıyasla yüksek pH’lı
etlerden yaklaşık %50 fazla tuz eriyebilir protein ekstrakte ederler. Bu
nedenle , emülsi yon tipi sucukların prerigor etlerden yada prerigor et
karışımlarından yapılmalarında büyük yarar vardır.
Böbrek yağları fazla miktarda doymuş yağları içerdiği için
emülsiyonun katı olmasına yol açarlar. En iyi sonuç böbrek yağları ile kaslar
arasında yağların karışımlarından elde edilir. Koyun yaı oldukça yumuşak
kendine özgü lezzete sahiptir. Bu bakımdan ısı işlemi sırasında hatta sıcak
havalarda kolaylıkla eriyerek emülsiyonun bozulmasına neden olur. Yine emülsiyon
tipi et ürünlerine ısı işleminin de bilinçli olarak uygulanması gerekmektedir.
D) KARIŞIM HAZIRLAMA
( FORMÜLASYON ) : bilindiği gibi et ürünleri bir birinden farklıdırlar.
Özel bir ürünün örneğin sucuğun her zaman renk , lezzet , dış görünüş , şekil ,
kimyasal ve fiziksel nitelikleri yönünden standart olarak üretilmesi için
yapımında kullanılan et yağ kür karışımı ve baharat lezletlendiriciler , dolgu
maddeleri , bağlayıcılar ve suyun belirli bir formüle göre özenle tartılıp
iyice karışmaları gerekir. Çok iyi karıştırılmasına özen gösterilmelidir.
Et : et ürünleri
üretiminde oldukça çok sayıda ve birbirinden farklı niteliklere sahip et ve yağ
kullanılır. Bu farklı et kullanımı son ürünün niteliğini belirler. Bu
hammaddeler gerek bileşim bakımından gerekse renk , bağ doku i protein ,
rutubet oranı , su bağlama yeteneği açısından birbirinden farklıdırlar. Genelde
sucuklar daha çok sığır ve domuzların karkaslarından üretilirler. Fakat son
yıllarda kanatlı etleride oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.
Yağ : et ürünleri
yapımında kullanılacak yağların ister ayrı isterse yağlı et olarak katılımları
halinde taze ve kaliteli olmalarına özen gösterilmelidir. Ürün yapımı sırasında
yağın ısısının mümkün olduğunca 2 C yi geçmemesi gerekir.
Su : et ürünlerinin
bazılarının içerisine su konulmazken özellikle emülsiyon tipi salam ve
sosislerin yapımlarında muhakkak kullanılması gerekir. Çünkü bu ürünlerin
yapımında yalnız et ve yağda doğal olarak bulunan su yetersiz olduğundan
bunların hamurlarının veya emülsiyonlarının hazırlanması sırasında belirli
miktarda su daha çok buz halinde ilave edilir.
Katkı maddeleri : katkı
maddesi , gıdanın yapısında doğal olarak bulunmayan üretim , imalat , depolama
, paketleme gibi işlemler sırasında gıda maddesinin tat , koku , görünüm , yapı
renk ve diğer niteliklerini düzenlemek , üründe arzu edilmeyen değişiklere mani
olmak ve biyolojik değerini düzeltmek ve kalitesini uzun süre muhafaza etmek
amacıyla kullanılan madde veya maddelerdir.
Kullanım amaçlarına göre ;
-
Hacim arttırıcı ve genişleticiler ( soya ,
kazein )
-
Renklendirici amacıyla kullanılanlar ( nitrat ,
nitrit , askorbik asit )
-
Emülsifiye ediciler ( proteinler , lestinin )
-
Antioksidanlar ( askorbik asit )
-
Stabilizatörler ( GDL )
-
Antibakteriyel etkisi olanlar ( tuz , nitrat ,
nitrit , askorbik asit )
-
Lezzet vericiler ( proteinler , amino asitler ,
MSG , tuz ve çeşitli baharatlar )
-
Olgunlaştırma amaçlı kullanılanlar ( enzimler ,
papain ficin )
-
Fermentasyon amaçlı kullanılanlar ( starter
kültüler , şekerler.)
-
Besin değerini artıranlar ( süt tozu , süt proteini , soya proteini , kan plazması ve
serum )
Hacim artırıcı ,
bağlayıcı ve dolgular : et ürünlerinde formülasyonlarında kullanılan
başlıca hacim artırıcılar : yağlı veya yağsız süttozu , kurutulmuş süt serumu
ve süt serumu konsantresi , kalsiyum laktat , tahıl unları , soya unu , soya
protein konsantresi , izole soya proteini ve bitkisel nişastadır.
Renklediriciler : bu
amaçla başta et ürünlerinde nitrat ve nitrit kullanılmaktadır. Bunun dışında
yine E100-181 arasındaki gıda renklendiriciler kullanılsada et ve ürünlerinde
renklendirilerin kullanılması çoğunlukla yasaklanmıştır.
Emülgatör : emülgatör
olarak mono ve digliseridler ile esterleri süt proteini ( sodyum kazeinat ) ,
buğday veya mısır nişastası .
Antioksidanlar : antioksidanlardan
butylated hydroxyanisole ( BHA ) ve butylated hydroxytoluen ( BTH ) sırasıyla
%0,01 ve 0,03 oranlarında formulasyona ilave edilirler.
Stabilizatörler : en
son üründe özellikleri korumak amacıyla stabilizatörler kullanılmaktadır. Bu
amaçla kullanılan en önemli stabilizatör glukono-delta-lakton ( GDL) dir.
Antimikrobiyel katkı
maddeleri : gıdalarda istenmeyen ancak herhangi bir nedenle bulunma
ihtimali olan bakteri küf maya patojen veya patojen olmayan zararlı her türlü
m.o yok etmek çoğalma veya çalışmalarını
önlemek için gıdalara katılan bileşenlerdir. Birçok madde antimikrobiyel etkisi
nedeniyle çeşitli gıdalarda kullanılmaktadır. Bunlar genel olarak benzoik asit
ve tuzları , sorbik asit ve tuzları , sorbitol , propiyonik asitin sodyum ve
kalsiyum tuzlar , asetik asit , laktik asit ve tuzları , sülfitler ve
kükürtdioksit ve tuzdur.
Lezzet vericiler : son
zamanlarda bu maddelerin bazılarından elde edilen sıvı ekstreler sıvı
lezzetlendiriciler olarak piyasaya sunulmaya başlamıştır.
-
Yapay aroma maddeleri : bu amaçla hidrolize
edilmiş bitkisel , hayvansal veya mikrobiyal kaynaklı proteinler , mono sodyum
glutamat ( MSG ) , soya proteini ( soya izolatı ) ve protein hidrolizatları
kullanılmaktadır.
-
Tuz ( NaCl) : kürleme amacıyla kullanılan
maddeler içerisinde en önemlilerden birisi tuzdur. Ürünlerde hoşa giden bir
lezzeti oluşturmasının yanı sıra konserve edici etkiside bulunmaktadır. Çünkü
et ve et ürünlerinin kokuşmalarına neden olan bakteri küf ve mayaların gelişip
çoğalmalarını önleyici etkiye sahiptir. Tuz et ürünlerinde %2-4 olarak
kullanılır. Deniz tuzu m.o zengin olduğundan kullanılmamalıdır. Tuz içerisinde
Ca , Fe , Mg , Cu , Mn , S gibi elementlerin varlığı minimum seviyede
olmalıdır.
·
Tuzun özellikleri : tuz ortamdaki m.o gelişimini
engeller , tuzla çözünür nitelikli proteinlerini çözerek emülsiyonun meydana
gelmesine yardımcı olur. Karakteristik tadın ortaya çıkmasına neden olur.
Hamurun su tutma kapasitesini artırır. Tuz , et ürünlerinde pişirme süresinde
kısalmaya neden olur.
-
Nitrat ve Nitrit : et ve ürünlerinin
kürlenmesinde uzun zamandan en yaygın olarak nitrat ve nitrit kullanılır.
-
Askorbik asit ve tuzları : askorbik asit tuzları
redüktan özellikleri nedeniyle renk oluşumuna yardımcı bileşiklerdir. Fakat ısı
işlemi uygulanan emülsiyon tipi et ürünlerinde zamanın kısalığından ötürü renk
oluşumu ve kalıcılığı bunların kür karışımlarına askorik asit tuzlarının
katılmasına kadar tam olarak gerçekleştirilmektedir. Askorbik asitin yüksek
indirgeme gücü nedeniyle kullanıldığı et ürünlerinde nitroz asidini nitritoksit
seviyesine indirgendiği halde nitrikoksite de değiştirmekte ve en kısa yoldan
hem molekülündeki demir atomu ile reaksiyona girerek demir askorbatı
oluşturmaktadır. Bu nedenle kürleme yardımcı maddeleri olarak askorbatlar
seçilmelidir. C vitamini olarak da bilinen askorbik asitin renk oluşumunu
hızlandırmanın yanı sıra kürlenmiş etlerde nitrosaminlerin oluşumlarını inhibe
edici etkiyede sahip olduğu bilinmektedir.
-
Şekerler : şekerler daha çok yardımcı kürleme
ajanı olarak kullanılırlar ve fermente ürünlerde pH’nın gelişmesi aromanın
oluşması amacıyla katılırlar. Ayrıca laktik asit bakterilerin çoğalması için
iyi bir besin kaynağı oluşturmakta pH’ı düşürerek proteinlerin sol halden jel
haline dönmesini ürünün dilimlenebilir ve kesilebilir nitelik kazanmasını
sağlamaktadır. Şekerler ayrıca et ürünlerinde tat verici olarak da ilave
edilmektedir. Et ürünlerinde kullanılan şeker miktarı %1 ‘dir.
-
Fosfatlar : fosfatlar genel olarak fosforik
asitin tuzlarıdır. Fosfatlar , çeşitli gıdalarda su bağlama , renk , aroma ve
tekstür oluşumunda koagulasyon , emülsifikasyon , kür işleminin hızlanması ve
oluşumunda etkili olmaktadır.kesimden hemen sonra kas fosfatları henüz
parçalanmadığından ortamda yeteri kadar fosfat mevcuttur. Rigor mortis ile
birlikte ATP parçalanması başlamakta ve olgunlaşmamış ette fosfat miktarı hayli
düşmektedir. Bu maddeler kapasitelerini yaklaşık %10 kadar arttırma yeteneğine
sahiptirler. Fosfatların görevleri ise
şunlardır ;
·
Metal iyonları ile kompleks oluşturarak
chelating görev üstlenirler.
·
Katılan belirli oran ve kombinasyonları
gıdalarda tampon görevi üstlenerek pH stabilizasyonunu sağlarlar. Ancak
bazılarının tek başına kullanılarak da bu fonksiyonlarından yararlanılırlar.
·
Parça et ürünlerinde ve gıdalarda su bağlayıcı
ve su tutucu görev üstlenirler. Böylece depolama , pişirme ve pazarlama
sırasında fireyi düşürür. Ürünün kuruyarak kalite bozulmasını önlerler.
·
Bazı fosfatlar toz ve kuru karışım halindeki
gıdalarda topaklaşmayı önleyici olarak görev yaparlar.
·
Çoğu emülsiyon ürünlerinde ve et
emülsiyonlarında emülsiyon kapasitesini artırıcı ve stabilitesini koruyucu
olarak görev görürler.
·
Fosfatların belirli ölçüde antimikrobiyel ve
antioksidan özellikleri de bulunmaktadır.
-
Glukono-delta-lakton : GDL glukozun değişik bir
ürünü olup , şeker özelliği gösterir. Arzu edilmeyen bakterilerin üremesini
engeller. İlave edilmiş nitritin daha etkili olmasını sağlar. Kırmızılaşma
derecesi artar , renk stabilitesi yükselir. Haşlanmış ürünlerde de renk stabilizörü
olarak kullanılmaktadır. Aynı şekilde kesit yüzü konsistensi de hızlandırılır.
Hızlı yapılaşma sayesinde ürün dilimlenebilir özellik kazanır. Ancak ilk
günlerde nem kayıbı çok fazla olduğundan depo bağıl nemine ve hava akım hızına
dikkat edilmelidir.
-
Mono sodyum glutamat ( MSG ) : glutamik asitin
sodyum tuzu olan MSG et sanayisinde en çok kullanılan yapay aroma maddesidir.
Buğday mısır glüteninden veya sekeri alınmış şeker pancarı melasının çeşitli
işlemler sonucu elde edilmektedir. Mevzuatta MSG için izin verilen miktar
%0,3’tür.
-
Hidrolize proteinler : bunlar enzimatik , asidik
veya bazik hidroliz yolu ile bitkisel , hayvansal ve mikrobiyal kaynaklı
proteinlerden elde edilen polipeptid , pepton , amino asit karşımı
metabolitlerdir. Özellikle balık unu ,
maya , kazein , soya proteini veya
buğday glütenlerinden elde edilirler.
-
Starter kültürler : starter kültürler , fermente
et ürünlerinde olgunlaşma süresini kısaltmak yapı bozukluklarını önlemek , tat
ve aromanın oluşumunu hızlandırmak amacıyla katılan spesifik özellikleri
nedeniyle seçilmiş saf ve karışık kültür halindeki sağlığa zararlı olmayan
m.o’lardır. starter kültürlerde micrococcus türleri nitrat ile kürlenmiş
ürünlerde nitratın , nitrite parçalanmasını sağlamakta , lactobacillus türleri
ise hamurun pH’sını hızla düşürmekte , yükselen asitliğe bağlı olarak üründe
hızlı olgunlaşma hızlı yapı oluşumu ve renk oluşumu sağlamaktadır. Pediococcus
ve lactobacillus tüleri ürünün tat ve kokusunun oluşmasında etkili olmaktadır.
Özellikle fermente ürünlerde homofermentetif floranın ortama hakim olması ile
kontrollü fermentasyon sonucu heterofermantatif etkili mikroorganizmaların
üründe olumsuz sonuçlar doğurmasına engel olunmaktadır.
KAUZEM 2. HAFTA DERSİ
E- ŞEKİL VERME VE
DOLDURMA : büyük parça et ürünleri kürleme , baskıya alma , dumanlama ve
pişirme işlemlerinden önce veya sonra traşlama suretiyle şekillendirilir.
Jambon , bacon ve pastırma gibi büyük parça et ürünleri eldeki paketleme
olanaklarına göre ya fibröz selüloz kılıflar ya da plastik torbalar içinde
paketlenirler.
Et ürünlerinde
kullanılan kılıflar ;
Doğal kılıflar : doğal
kılıflar büyük ve küçük baş hayvanların sindirim sistemlerinin çeşitli
bölümleri kılıf materyali olarak kullanılmaktadır. Doğal kılıflar , gayet iyi
duman ve rutubet geçirgenliğine ve kuruma sırasında ürünlerdeki rutubet kayıbı
ile orantılı alarak büzülme yeteneğine sahip olduklarından ötürü ürünlerin
yeterice dumanlanıp olgunlaşmalarını sağlarlar. Et sanayisinde yetişkin sığır
bağırsakları : sucuk , salam , kavurma , jöle işkembe ürünlerinde ambalaj
materyali olarak kullanılmaktadır. Her yaştaki koyun ve keçi bağırsakları sosis
üretiminde kullanılır.
Yapay kılıflar : son
zamanlarda teknolojik gelişmelere bağlı olarak geliştirilen yapay kılıflar çok
yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapay kılıf üretiminde kullanılan
malzemler ; selüloz hidrat ( selofan ) , bitkisel parşömen , protein kaplanmış
materyaller , sertleştirilmiş protein , PET , PA ,PVDC-kapolimerizlar , PP ve
PE’dir. Yapay olarak üretilen kılıflar 4 ana grup altında incelenmektedir.
-
Selüloz
kılıflar : selüloz , odun ve pamuktan elde edilen doğal bir materyaldir.
Daha çok sosislerde kılıf materyali olarak kullanılır. Mekanik direnci yüksek ,
suda ıslatıldığında genişlemekte , kuruduğunda ise çekme özelliğine sahiptir.
Selüloz kılıflar aşırı kurumaya uygun değillerdir. Nemli tutuldukları sürece
tütsü ve su buharı geçirebilme özelliğine sahiptirler.
-
Fibröz
kılıflar : selüloz kılıflar daha büyük kaliblerde üretilmeye uygun
değillerdir. Fibröz kılıflar bir yüzeyi güçlü selüloz fibrilleriyle dayanıklı
hale getirilmiş selüloz kılıflardır. Bu kılıflar büyük kalibredki sosislerin
dolumu için yeterli dirence sahiptirler ve tütsüleme içinde uygundurlar.
-
Kollajen
kılıflar : kolajen genellikle sığır derisinin corium coranarium
tabakasından ekstrakte edilmekte ve ekstrüderden geçirilerek kılıf haline
getirilmektedir. Kolajen kılıfları küçükleri yenilebilir. Ancak geniş kolajen
kılıflar , üretilirken dayanıklıklarını artırmak amacıyla bazı aldehitlerle muamele
edildiği için yenilmeyen kılıflardır.
-
Sentetik
kılıflar : et ürünlerinde ambalajlanmasında kullanılan sentetik kılıflar
termoplastik materyallerden üretilmektedir. Bunlar : poliamid ( PA ) ,
polietilen ( PE) polivinilidenklorür(PVDC) , polipropilen ( PP) ,ve polyester (
PET) olabilir. Sentetik kılıflar gaz ve su buharı geçirmez olduklarından
kurutma , fermentasyon ve tütsüleme işlemleri yapılan et ürünleri için uygun
değildir. bu şekilde mekanik dayanıklılığı yüksek , ısıya dirençli , tütsü ,
gaz ve su buharı geçirmez kılıflar üretilmektedir. Bu özellikler sayesinde daha
büyük kalibreli sosisler üretilebilmektedir. Sosis uçları klipsleme ile
bağlanabilmektedir. Sosislerde tat ve koku iyi korunmakta ve uzun raf ömrüne sahip ürünler elde
edilmektedir. Sentetik kılıflar avantajları : ekonomik olmaları aynı zamanda
ürünün son paketleme materyalleridir. Yine ürün hakkında bilinmesi gerekn tüm
bilgiler kılıf materyali üzerine basılabilmektedir.
F- DUMANLAMA : dumanlama
günümüzde ise muhafazanın yanı sıra ürünlere özgü lezzet oluşturmak ve renk
geliştirmek amacıyla uygulanmaktadır. Dumanlamada daha çok sert ağaçlardan elde
edilen talaş , yoga ve odunlar kullanılır. Bunların yakılması ile elde edilen
dumanların doğrudan ürünle uygulanmasına doğrudan dumanlama denilmektedir.
Sıvıların ( sıvı duman ) dumanlama odalarına püskürtülmesiyle de et ürünleri
dumanlanır ki bu şekilde uygulamya da yapay dumanlama veya sıvı dumanlama adı
verilmektedir. bu amaçla daha çok meşe , kayın , ıhlamur ,akağaç , elma ve
kiraz gibi katranı az olan ağaçlar kullanılır. Çam ve diğer iğne yapraklılar çok fazla katran
içerdiklerinden ürünlerin fazla katranlı ve acı lezzetli olmalarına yol açar.
Bunlardan formaldehit ve fenol gibi bileşikler bakterisit ve antioksidan
özelliği de sahiptirler. Fenol bileşiklerinin ayrıca ürünlerde tat ve kokunun
oluşmasına katkılarının olduğu , ürünlerde oluşan kırmızı amber rengin ise daha
çok karbonil bileşiklerden kaynaklandığı bilinmektedir. Başlıca üç tip dumanlama şekli vardır ;
-
Soğuk
dumanlama : 10-22 C ‘ler arasında daha çok çiğ ürünlerde uygulanmaktadır.
-
Ilık
dumanlama : 30-45 C ‘ ler arasında uygulanır. Sıcak dumanla ve pişirme
sonunda ürünlerde oluşan dumanlama hatalarını gidermek amacıyla yapılır.
-
Sıcak
dumanlama : 50 C ‘nin (55-90 C’ler ) üzerindeki ısılarda gerçekleştirilir.
Bu bakımdan aynı süre içinde ürünler hem dumanlanır hemde pişirilirler. Ürün
cinsine göre 50-90 C arası sıcaklık tercih edilmekte , bazı özel ürünlerde ise
ortam sıcaklığı 120 C ‘ a çıkmaktadır.
Duman uygulama şekli
ise 3 çeşittir ;
-
Doğal
dumanlama : odunların yakılmasıyla yapılır.
-
Suni
dumanlama : odunun distilasyonu ile elde edilen odun sirkesi ve diğer
malzemelerin et ürünleri üzerine sürülmesi ile.
-
Elektrikle
dumanlama : İskoçya ‘da özellikle balıklarda sıkça uygulanan bir metot olup
, ürün tuzlanır ve özel tünellere asılır. Ürünün konduğu kısma negatif dumana
ise pozitif elektrik yükü verilir. 800 volt elektrik yükü ile duman zerreleri ,
negatif kutba hücum ederler ve kısa sürede dumanlama gerçekleşir.
Dumanlama yöntemsel
olarak ise 2 tiptir ;
-
Sabit : etlerin
sabit yerlere asıldıktan sonra yapılan dumanlama işlemi
-
Hareketli
: etlerin bulunduğu bölmenin dönmesi ile yapılan dumanlamadır.
Dumanlama ile
sağlanan avantajlar şunlardır ;
-
Kurutucu tesir ile lezzet ve çeşnide hoşa giden
özellikler teşekkülü
-
Bazı antioksidan maddelerin oluşumu
-
Ürünün güzel görünüş kazanması
-
Yüksek ısıda m.o’ları yıkımlanması , düşük ısıda
15-20 C enzimlerin otolitik faaliyetlerini kamçılayıp ürünü gevrek olgun bir
hale getirmesi.
G- PİŞİRME : et
ürünlerinin yapımında ısı işlemi 70 C ‘nin üzerindedir. Salam ve sosis
yapımında 70-80 C’lik ısı uygulanırken füme dil , jöle işkembe ve konserve
yapımında 100 C ‘nin üzerinde ısıl işlem ugulanır. Kavurma yapımında bu ısı
içerisindeki yağdan dolayı 150 C ‘ye yaklaşır. Daha öncede belirtildiği üzere
ısının etkisiyle denatüre olarak myoglobülin myohemochromogen , nitrit ilave
edilmişlerde ise nitrikoksit-myoglobülin daha uzun süre kalıcı renge sahip olan
nitroso-hemochromogen pigmentine dönüşür. Pişirme ile lezzet oluşumu da
sağlanmaktadır. Bu lezzet aşırı ısı nedeniyle proteinlerin denatüre olması
sonucu açığa çıkan sülfür hidridlerden ileri gelmektedir. Isıl işlemle birlikte
protein denatürasyonu olur. Bu işlem geri dönüşü olmayan bir reaksiyondur. Et
sıcaklığı 40 C ye ulaştığında denatürasyon başlar. Öncelikle suda çözünür
albümin bu özelliğini kaybetmeye başlar. 60 C ‘de albümin tamamen denatüre
olur. Tuzda çözünme yeteneği olan globülin ise 70 C de bu özelliğini kaybeder.
Aktin ve myozin ise 70-80 C ‘de denatüre olur. Ortam sıcaklığı 80 C üzerine
çıktığında kollagenin parçalanması sonucu jelatin miktarı artar.
Mikrodalga ile
pişirme : mikrodalga da etin pişmesine yol açan enerji fotonlar halinde
yayılan mikrodalgalardan sağlanmaktadır. Sağlanan bu yüksek güç ile et
hücrelerinde bulunan su molekülleri çok hızlı döndürülmektedir , ortaya çıkan
enerjidn yararlanılmaktadır. Mikrodalgaların et endüstrisidine uygulanmasının
avantajları şunlardır.
·
Ürüne çok hızlı ve homojen bir enerji
uygulanabilir. Bu işlem normal ısıl işlem uygulanmasında hem enerji kaynağının
gücü ile sınırlıdır hem de uygulama biçimine göre homojen dağılım sağlamaz.
·
Mikrodalgaların gıda üzerinde sadece ısıtma
etkisi vardır. Bu nedenle donmuş etin çözülmesi , etin kurutulması ve hazır
yemeklerin ısıtılmasında çok uygundur.
H-FERMANTASYON : çiğ
ürünlerde özel tat ve koku gelişimi mikrobiyal fermentasyonla sağlanmaktadır.
Türk sucuğu gibi fermente sucukların yapımlarında fermantasyon uygulanmaktadır.
Ülkemizde fermente sucuk yapımında fermantasyon doğal ya da starter
kullanılarak 2 şekilde yapılır. Genelde doğal fermentasyonda sucuklar 15-22 C
‘ler arasında %65-75 nisbi rutubet ve 1-1,5m/sn hava akımına sahip özel
odalarda kurutulup olgunlaştırılır. Çabuk fermantasyon ısı ve rutubetli
atmosfer cihazlarında liyofilize starter kültür ilavesiyle gerçekleştirilir.
Kullanılan starter ve ürünün çeşidinin göre ısı 22-37 C ‘ler arasında rutubet
ısı %90-95’e ayarlandığında hyofilize kültürlerle 15-48 saatte fermantasyon
oluşturulabilir. Fermantasyonu takiben sucuklar çeşitşerine göre ya doğrudan ya
dumanlanıp pişirildikten sonra kurutulurlar.
I- KURUTMA : kurutma
eskiden daha çok etlerde su aktivitesinin düşürülerek bozulmasını önleyerek ,
muhafaza amaçlı kullanılmıştır. Burada temel amaç su aktivite değerinin
düşürülmesidir. Örneğin pastırma büyük çoğunlukla kurutma , fermente sucuk
üretimi ise kısmen kurutma işlemi uygulanarak yapılan ürünlerdir. Taze ette
ortalama %75 su %75 oranında olan su kurutulmuşlarda %40 ‘ a kadar düşmektedir.
ET ÜRÜNLERİNDE KULLANILAN ALETLER
-
Parçalama bandı
-
Bıçak , satır , testereler
-
Et kaplar ve taşıma arabaları
-
Masa ve kütük
-
Kürek , tırmık , kevgir.
ET TEKNOLOJİSİNDE KULLANILAN MAKİNALAR
-
Kuş başı ve kıyma makinası
-
Kuter
-
Karıştırıcı makinalar
-
Doldurma makinaları
-
Paketleme makinaları
-
Dumanlama cihazı
-
İşkembe makinası
ET ÜRÜNLERİNDE AMBALAJLAMA
Ambalajlama etin veya et ürününün uygun bir materyal ile
sarılması veya çevrelenmesi suretiyle korunmasıdır. Ambalajlamanın başlıca
amacı , et ve et ürünlerinin istenmeyen etkilerden korumaktır.
-
Kontaminasyonu önlemek
-
Bozulmayı geciktirmek
-
Ağırlık kayıbını azaltmak
-
Kırmızı et rengini korumak için ambalajlamaktır.
-
Tüketicinin albenisini artırmak.
-
Et ürünlerinde ise ;
·
Kurumayı önlemek
·
Lipid oksidasyonu , renk bozukluğu ve aroma
kayıbı gibi faktörleri kontrol etmek için ambalajlanmaktadır.
Taze et ambalajı
Vakum ambalajı
Modifiye atmosferde
ambalajlama ( MAP )
Dondurulacak etlerin
ambalajlanması
Kürlenmiş , emülsiye
ve fermente et ürünlerinin paketlenmesi
ET ÜRÜNLERİNİN YAPIM TEKNOLOJİLERİ
SUCUK TEKNOLOJİSİ :
-
Fermente
sucuklar : ülkemizde üretilen sucuk olarak tanınan et mamülü bu gruba
dahildir.
-
Haşlanmış
sucuklar : bu tür sucuklar , pişmiş materyallerden hazırlanıp üretimlerinde
sıcak suda veya buhar altında bir haşlama derecesi geçiren türlerdir. Ülkemizde
üretilen sosis , salam ve macar salamı bu gruba girmektedir.
-
Pişirilmiş
sucuklar : bu tür sucuklar , pişmiş materyallerden hazırlanıp veya
kullanılmadan önce pişirilirler. Ülkemizde bu türden üretilen sucuk çeşidi
yoktur. Fakat jöle işkembeyi bir et mamülü kabul edersek bu sınıfa dahil
edilebilir. Karaciğer sucuğu ve kan sucuğu gibi çeşitler bu gruba girmektedir.
-
Kızartmalık
sucuklar : bu tür sucuklar çiğ materyalden hazırlanırlar. Ancak
kullanılmadan önce yağda veya ateşte kızartılmaları gerekir.
FERMENTE SUCUK
TEKNOLOJİSİ :
ET SEÇİMİ : sucuk
üretiminde et seçimi , o sucuğun kalitesi üzerinde çok büyük öneme sahiptir. Etleri
fermente sucuk üretiminde kullanılacak hayvanlar tercihen 6-8 yaşları arasında
iyi kondüsyonlu sığır , manda , deve olmalıdır. Böyle hayvanların etleri daha
koyu renkte ve su oranları düşük olur. Kasaplık hayvanların hasta olmaması ve
kesimden önce e dinlendirilmeleri gereklidir. Zira dinlenmemiş hayvanların
kasları olgunlaşmada büyük önemi olan ve daha önceki bahislerde geniş olarak
anlatılan kas şekeri glikojen yeteri derecede içeriğinden kesimden sonra hayvan
etlerinin gerektiği gibi olgunlaşmalarını sağlamaktadır. Erlerin rigor mortis
oluşması için bekletilmesi gerekmektedir. Sucuk en iyi pH 5,4-5,8 arasındaki
etlerdir. Hazırlanacak sucuk hamuruna etin toplam yağ miktarına göre %10-20
arası yağ katılmaktadır. Yasal mevzuata göre : eti sucuk üretiminde
kullanılacak hayvanların sıhhatli olmaları ve fenni mezbahalarda kesilmiş
olmalarını istemektedir. Yasal mevzuata
göre : eti sucuk üretiminde kullanılacak hayvanların sıhhatli olmaları ve fenni
mezbahalarda kesilmiş olmaları istenmektedir.
İyi soğutulmuş veya dondurulmuş et kullanılmalıdır. Sucuğa işlenecek
etlerin aşırı derecedeki yağları kesilerek uzaklaştırılmalı ,sucuk üretiminde
sığır , koyun et yağları ve kuyruk yağı kullanılmalıdır. Sıcak yağın makinada
çekilmesi zordur.
Sucuk hamurunun
hazırlanması : yapmak isterseniz bakın dedi kitap için 196 sayfada.
Sucuklara katılan yağ
ve katkı maddeleri :
-
Şeker : sucuklara
katılan şeker miktarı da çoğu kere iyi ayarlanmaktadır. Eğer şeker miktarı
yüksek tutulmuşsa , bu şeker bakteriler tarafından tamamen kullanılmakta ve
arta kalan kısım sucuğa tatlı bir lezzet vermekte ve koyu siyah renk
oluşturmaktadır.
-
Tuz :
genellikle %2,0-3,5 oranında tuz katılmaktadır.
-
Katkı
maddeleri : bu oran nitrat için %0,05 , nitrit için %0,02’dir. Yapısal
oluşumu hızlandırmak adına glukona delta lakton ( GDL ) kullanılabilir. Hamura
katılacak GDL miktarı 100 kg hamur için 300 gr’dır. GDL kullanıldığında şeker
miktarı yarıya indirilmelidir. Renk koruyucu olarak bazı asidik fosfatlar
kullanılabilir.
-
Starter
kültür : kültür olarak en çok mikrokok , pedikok ve laktobasiller
kullanılır. Üründe tat ve koku özelliklerin, geliştirmek hızlandırmak
fermantasyonu sağlamak üzere starter kültürler kullanılabilir.
-
Baharat :
%3 oranında olmalıdır.
-
Sarımsak
-
Karabiber
-
Kırmızı
biber
-
Kimyon
-
Yeni
bahar
Sucuk hamurunun
doldurulması : sucuk hamurunun doldurulmasında sığır ve manda bağırsakları
kullanıldığı gibi koyun ve keçi bağırsaklarıda kullanılabilir. Doğal
bağırsaklar dışında selofan , plastik vb. yapay kılıflar da kullanılabilmektedir.
Dolumda kılıf olarak sığır ince bağırsağı kullanılacak ise bunlar %5’lik laktik
asitli hafif ılık su içerisinde 15 dakika bekletilmelidir.
Sucuğun
olgunlaştırılması : olgunlaşma etlerin katkı maddeleri ile karıştırıldığı
safhada başlar. Bu safhada etten sızan et suyu , katkı maddeleri içinde bulunan
çeşitli m.o’lar özellikle lactobacillus , streptecoccus , pediococcus ,
micrococcus vb. tarafından besi yeri olarak kullanılmak suretiyle hızlı bir
asit ortamı oluşturmaktadır. Olgunlaşma periyodunda nitrat ile üretilen ürünler
18-22 C ‘de nitrit ile üretilen ürünler 24-26 C ‘de tutulmalıdır. Bağıl nem
başlangıçta %95 olmalıdı 7. Güne kadar kademeli olarak %75-80 ‘e kadar
indirilmelidir. Fermente sucuklarım olgunlaşmasında kullanılan 3 yöntem vardır
;
-
Yavaş metod ( doğal metod )
-
Hızlı metod ( fabrikasyon metodu )
-
Çok çabuk metod ( fırınlama metodu )
Doğal metod : en
eski metod olup evlerde veya küçük işletmelerde kullanılmaktadır. Metod , geniş
ölçüde dış faktöre bağlı ve yılın belli mevsimlerinde ısı , rutubet ve hava
cereyanı uygun olduğu zamanlarda uygulanabilir.
Hızlı metod : hızlı
metod sucukların olgunlaşmasında ısı rutubet ve hava cereyanı dışarıdan
ayarlanabilir aletler kullanılmaktadır. Bu aletlerin şekli ve yapısı basit olup
ve bir çok firma tarafından çeşitli şekillerde yapılan piyasaya sürülmektedir.
Çok çabuk metod : bu metod da yapılmış sucuklar 70-80 C ‘ lik
fırınlama işlemine tutulur. Sucuklar da böylece kalıcı nitroso-hemocromojen
pigmenti oluşturulurç bu yapımda sucuk 1-2 gün içerisinde piyasaya verilir.
Bunlar ısı işlemi görmüş sucuk tabiriyle satılırlar.
SUCUĞUN KALİTE
ÖZELLİKLERİ
-
Tat ve koku
-
Renk
-
Yapı
-
Kesit yüzeyi
-
Küflenme
-
Yapışkanlaşma
-
Hava boşluğu
Görünüş kusurları
-
Sucuk yüzeyinde kıvrımların oluşumu
-
Mikrobiyel üreme
-
Sucuk yüzeyinde tuz lekelerinin oluşumu
-
Yağların dışarı çıkması
-
Sucuk bağırsağının patlaması ve materyalin
dışarı çıkması
-
Sucuk üzerinde görülen lekeler.
Yapı kusurları
-
Sucuğun dış tarafında bir halka oluşması
-
Sucuğun yumuşak bir kıvam alması
-
Sucuk kınının sert olması
-
Dilimleme güçlüğü
-
Yumuşak yapı
-
Yapışkan kesit yüzeyi
Renk kusurları
-
Yetersiz renklenme
-
Soluk kesit rengi
-
Koyu kesit rengi
-
Kenar renk bozuklukları
-
Yağ rengi bozuklukları
Lezzet ve koku
hataları
-
Ekşi tat
-
Acı tat
-
Yakıcı tat
-
Çürük tat ve koku
-
Diğer tatlar ve kokular.
Yorumlar
Yorum Gönder