PATOLOJİ 2 NOTLARI
PATOLOJİ 2
SİNDİRİM SİSTEMİ
PATOLOJİSİ:
Hareket : Sindirim
sisteminin peristaltik ve segmentasyon hareketi ile alınan gıdaları hem öğütür
hemde dışarı atar. Hipermotilite = Diare( İshal ) , Hipomotilite= Kontipasyon ( Kabızlık ).
Sekresyon : Karaciğer
ve pankreas gibi bezler ve sindirim kanalı enzimlerinin sekresyonunda
yetersizlik gıdaların sindirimde ve motilitede bozukluk.
Sindirim : Ruminantlarda
rumende atta ise sekum ve kolondaki mikrofloraların aktivite azlığı sindirimde
bozukluğa neden olur.
Absorbsiyon : Bağırsak
mukoza hastalıklarında ( paratüberküloz ) ve hipermotilite’de absorbsiyon
bozulur.
ANOMALİLER
-
Cleft palate : Damak yarığı.
-
Primer ; Chelioschisis = Üst Dudak yarığı
-
Sekunder ; Palatoschisis = Gerçek Damak yarığı
-
Labium Laporium : Tavşan dudaklılık
-
Gnathoschisis : Çene yarığı
-
Meloschisis: Yüzün yarık olması
-
Aprosopie: Yüz kemiklerinin bulunmaması
-
Agnathie : çenenin olmaması
-
Brachygnathie: Çenenin kısa olması
-
Uzun burunlu köpeklerde Brachygnathie inferior
ırk özelliğidir.
-
Prognathie: Mandibulanın uzun olması ,
Prognatizm ( Co ) Eksikliğinde koyunlarda görülür.
-
Dignathie : İkinci bir çene varsa
-
Epignathie : Çenenin çok küçük olması.
-
Otognathie : Kulağın dibinde rudimenter bir
çenenin bulunması
-
Aglossie : Dilin olmaması
-
Microglossie : Dilin küçük olması
-
Macroglossie : Dilin büyük olması
-
Glossoschisis : Dilin yarık olması
-
Synothie : Kulakların birbirine kaynaşmış
olması.
AĞIZ BOŞLUĞUNUN
YANGILARI ( STOMATİTİSLER )
1)
KATARAL
STOMATİTİSLER : Genellikle spesifik tabiatta olmayan kataral stomatitisler
ağız boşluğunun süperfisial yangısıdır. Mukozada Hiperemi , ödem , lenf
folliküllerinin belirginleşmesi , tonsillerin şişkinliği kataral
stomatitislerin belirtileridir.
2)
VEZİKÜLER
STOMATİTİSLER : Epitel hücrelerinin balonumsu dejenerasyonu ve erimesi
sonucunda oluşan içleri berrak sıvı ile dolu vezikülleri ile karakterize bir
stomatitistir.
-
Şap hastalığı : Ruminant ve domuzlarda
-
Stomatitis veziküloza: Domuz , Ruminant , At
-
Veziküler ekzantem , Veziküler stomatitis :
Domuzlarda görülür.
1-ŞAP HASTALIĞI ( DABAK )
-
Etkeni picornavirüs
grubundan aphtovirus alt
gruplarıdır. Başlıca A,O,C,SAT1,SAT2,SAT3 ve Asya 1 olmak üzere 7 serotipi ve
65 kadar subtipi vardır. Tipler arasında ki immunolojik farklılıklar nedeni ile
bir serotipe karşı oluşan bağışıklık diğerlerine karşı koruycu değildir.
Hastalıkla mücadeledeki zorluğun en önemli sebebi budur.
-
Veziküllerin
oluşumu : Bu bölgelerde virusun damarlara etkisi ile interstisyel dokuya
seröz bir eksudat sızar. Bu eksudat epitelyum tabakaya geçerek str.spinozum
hücrelerinin tonofibrillerini ayırır ( spongiozis ) ve spinozum hücreleri
şişer.
-
Dilde , dilin özellikle enlemesine ön 2/3 ‘ünün
dorsal ve dorsolateral’inde dudak ve yanakların iç yüzlerinde , diş etlerinde , sert damakta , burun ,
merme ve burun delikleri çevresinde özellikle sağım döneminde memede , tırnak
bölgesinin korium koronariyumunda , ön midelerinde rastlanır. Veziküllerin içi
sarı – sarıkırmızımtrak renkli bir sıvı
ile doludur. Bu sıvı içerinse virüs titrasyonu oldukça yüksektir. Nötralize
edici antikorlar oluştuktan yaklaşık bir hafta sonra kanda virüs titrasyonu
düşmeye başlar. Artık hayvan aynı serotipe 2 – 4 yıl bağışıktır. Hastalığı
atlatan sığırlar 2 yıl koyunlar 6 ay portör olabilirler. Morbiditesi yüksek ,
mortalitesi düşük.
-
Genç hayvanlarda özellikle daha önce hastalığın
görülmediği bölgelerde vezikülasyon oluşmadan miyokarditis gelişebilir. Bazı
olaylarda miyokarditis ve vezikül oluşumu birlikte görülebilir. Miyokarditis’e
ilgili lezyonlar ventriküller kaslarda özelliklede m.papillarisler’de etrafı
hiperemik bir çizgi ile çevrili hafif soluk alanlar şeklinde ortaya çıkar.
Mikroskobik olarak kalp kasında hyalin dejenerasyonu ve nekroz ile
lenfohistiyositer bir miyokarditis vardır.
-
Lezyonlar daha çok dişler çevresi ile dilin arka
dorsal kesiminde olup genellikle vezikül oluşmadan nekrotik – ülseratif
karakter alırlar. Tipik veziküllere tırnak aralarında rastlanır bu nedenle akut
salgınlarda hayvanlarda topallık görülür. Özelikle kuzularda miyokarditis ile
karakterize perakut formlar görülebilir.
-
Şap hastalığı nadiren insanlarada bulaşır ağız
etrafında ve ellerde lokal veziküler enfeksiyon oluşabilir.
Marazi madde gönderme : Şap hastalığının kesin teşhisi ve tip
tayini için alınacak marazi maddeler şap enstitüsüne gönderilir. Tip tayini
için yeni şekillenmiş kısımlardan seçilir. Bunlar tercih sırasına göre dil ,
damak , dudak , burun mukozası ve meme epiteli gecikmiş vakalarda ise tırnak
arası dokusu gönderilir. Patoloji laboratuarına ise özellikle dil olmak üzere
lezyonlu dokular miyokardit formunda ise kalp kası mutlaka gönderilmelidir.
2-VEZİKÜLER STOMATİTİS
Hastalık primer olarak atlarda görülür ve atların tek
veziküler hastalığıdır.
3-VEZİKÜLER EKZANTEM
Etken calicivirüs. Sadece domuzlarda görülür.
4-DOMUZLARIN VEZİKÜLER
HASTALIĞI
Etken enterovirüs.
3)
EROZİV
ÜLSERATİF STOMATİTİSLER: Bu stomatitislerde ağız boşluğunda yaygın erezyon
ve ülserler görülür. Bu lezyonlar epitellerde vakuoller dejenerasyon veya
koagulatif nekrozlar sonucu oluşur. Erezyonlarda bazal membran sağlamdır. Bazal
membranların yırtılması ile ülserler meydana gelir. Ülserler ya hastalık yapıcı
etkenin direkt etkisi ile primer olarak yada erezyonların sekonder bakteriyel
enfeksiyonları sonucu oluşur. Ülserler ancak nedbe ile iyileşir.
Sebepleri
: Bazal membranıda yıkılmayan travmalar , yanıklar , kimyasal maddeler ,
kronik Hg ve Pb zehirlenmeleri , viral
hastalıklar ve köpeklerde üremi olayları ile primatlarda C vitamini
eksikliğidir.
SIĞIR VEBASI : hastalık
özellikle sığır , manda ve domuzlarda eroziv ülseratif stomatitis.
Gastro-enteritis ve şiddetli ishal ile ani ölüm ile seyreder. Hastalığın etkeni
morbillivirüs’tür. Hasta hayvanın burun akıntısı salya feçes ve idrarı yüksek
oranda virüs içerir. Virüs’ün giriş yeri nazofarinks mukozasıdır. İnfeksiyon
6-15 gündür daha sonra 2-3 gün sonra viremi gelişir. Virüsün afinetesi
özellikle sindirim sistemi mukozası ile lenfoid dokulara daha az oranda ise üst
solunum ve ürogenital sistemdir. Virüs epitelyum hücreleri ile lendositlerde
nekroza neden olur. Böylece hastalığın karakteristik lezyonu olan fokal
nekrotik ve eroziv ülseratif stomatitis, tonsillitis ve gastro-enteritis
gelişir.
Klinik olarak : Yüksek ateş , burun ve göz yaşı akıntısı ,
salya ve ishal ile seyreder. Ateşe paralel olarak lökopenide görülür. Ölüm 6-12
gün içinde şekillenir.
Makroskobik bulgular : Nekropsi bulguları karakteristiktir
fakat patagonomik değildir. Karkasta şiddetli bir dehidrasyon ve kaşeksi
vardır.
Ağız mukozasında
başlangıçta küçük beyaz ve papül şeklinde nekrotik odaklar oluşur. Bu lezyonlar
tipik olarak alt dudağın iç yüzünde buna bitişik diş etinde dilin serbest
kısımının ventralinde komissuraların bitişiğindeki yanak mukozasının
papillalarında ve farinks’te görülür. Özefagus’un üst 1/3’lük bölümünde benzer
lezyonlar oluşur.
Abomazum’da : Lezyonların en yaygın görüldüğü yerlerden
birisidir. Erezyonlar ve ülserasyon gelişir.
İnce bağırsaklarda: Lezyonlar daha az şiddette fakat
benzerdir. Duodenumun giriş kısımı ile ileum’un son kısımındadır.
Kalın Bağırsaklar : Burada özellikle ileosekal valvül’de
sekumdan kolona geçiş bölgesinde ve rectum’da lezyonlar daha belirgindir. İyi
gelişmiş vakalarda sekum mukoza kıvrımları boyunca baştan başa peteşilerle
kaplıdır. Bu durum mukozaya zebra çizgileri görüntüsü verir.
Tonsillerde peyer plaklarında ve gastrointestinal lenfoid
foliküllerde boz-beyaz nekrotik odaklar şekillenir.
Solunum sisteminde özellikle burunda konhalar’da petişiyel
kanamalar yaygıdır.
Kalpte sekunder olarak epi ve endokard’ta özellikle sol
ventriculus’ta bundan da daha ziyade m.papillaris’te kanamalar şekillenir.
BVD MUKOZAL SENDROMU
: Sığır vebasında dil altında ve tonsillerde oluşan lezyonlar BVD’de pek
şekillenmez. BVD’de özefagus’un tamamını kaplayan uzunlamasına kirli
kahverengimsi erezyonlar karakteristiktir.
CGB : sığır
vebasında tonsillerde ve peyer plaklarında gözlenen lezyonlar CGB’de
şekillenmez. CGB’de ise göz lezyonları ve meningoensefalit ile bütün lenf
düğümlerinde büyüme belirlenirken sığır vebasında bu durum yoktur.
KÜÇÜK RUM. VEBASI (
PPR ) : Ülkemizdede görülen koyun ve keçilerin akut viral bir hastalığıdır.
Stomatitis pnömoenteritis kompleks keçi vebası , yalancı sığır vebası olarak
bilinmektedir. Virüs morbillivirüs grubundadır , fakat farklı bir virüstür.
Doğal bulaşmada virüs’ün giriş yeri nazofaringeal mukozadır. Nazofaringeal lenf
düğümlerindeki primer enfeksiyonu takiben viremi başlar , daha sonra virüs
affinite gösterdiği sindirim ve solunum sistemi epitel hücreleri ile lenfloretiküler dokuya yayılır.
Hastalığın çoğu özelliği sığır vebasına benzer. Yalnız farklı olarak solunum
sisteminde şiddetli derecede etkilenir ve keçilerde perakut seyreder.
Nekropside ağız boşluğunda dudak , diş eti , dilin serbest ucu , yanak
papilları ve larinks’te eroziv ülseratif lezyonlar belirgindir. Özefagus ve ön
midelerde lezyon şekillenmezken abomazumda hemorajiler ve erezyonlar mevcuttur.
En önemli nekropsi bulgusu ise colon ve rectum’da zebra çizgilerini andıran
kanamaların görülmesidir. Solunum sisteminde bronkopnömoni yaygın olarak
görülür. Akciğerlerde konsolidasyon , atelektazi ile cranioventral loplarda
pnömoni odakları vardır. Bazen fibrinli bir plöritis de şekillenebilir.
Lenforetiküler dokularda ise dalak büyümüş mediastinal ve mezenterial lenf
düğümleri konjesyone ve ödemlidir.
Mikroskobik olarak : hafif multifokal tracheitis bronşitis
ve nekrotik bronşiyolitis diffüz proliferatif intersititiel pnömoni ve
alveollar sinsityal hücre formasyonları görülür.
BOVİNE VİRAL DİAREHEA:
Dünyada yaygın olan sığırların çoğunlukla sporadik bir hastalığıdır.
Hastalığın VD formu kaşeksi , sürekli ishal , verim düşüklüğü , ateş , salya ve
burun akıntısı ile bazı gebe inekleri abortlarda MD formu ise sindirim kanalı
mukozalarının tamamında erezyon ve ülserlerle karakterizedir. En fazla 3-18
aylık olan hayvanlar ile ayrıca dirençleri zayıflamış daha yaşlı olanlar
etkilenir. Erken etken Togavirüs grubundan bir pestivirüs hastalık
immunsupresyon kondisyon kayıbı infertilite embriyonik ölüm , abort , zayıf
doğum , postnatal büyümenin gecikmesi ve ölümlere neden olur. Virüsün üst
sindirim kanalı epitellerine alt sindirim kanalı kript ve bez epitellerine ,
sindirim sisteminin lenfoid dokusuna özellikle peyer plaklarına , interdigital
bölgeye affinitesi vardır. Ayrıca virüs gebe hayvanlarda plesantayı geçerek
fötüsada etki eder. Enfekte hayvanlar virüsu burun akıntısı , göz akıntısı ve
salya , gayta ile şaçarlar. Bulaşma direkt temas , enfekte su ve yemler veya
intrauterin yolla olur.
BVD ( Subklink enfeksiyon formu ) : subklink bir enfeksiyon
şeklinde seyreden viral diare formu gelişir. Bu form virüsa karşı nötralize
edici antikorlar taşıyan yetişkin hayvanlarda görülür. Hastalık 3-5 günlük bir
inkübasyondan sonra hafif bir ateş ve iştah kayıbı ile başlar. Bazen oral
erezyon ve geçici diare görülür. Virüsun nötralize edici antikorların gelişimi
ile hayvan iyileşir. Virüsun immunsupresif etkisinden dolayı bazı hayvanlarda
sekunder bakteriyal komplikasyonlar gelişebilir.
Persisteviremik danalar formu *** : gebe ineklerde virüs
plasentayı geçerek fötusu etkiler. Fötusun yaşı 100 günden az ise virüs’ün
immunsupresif etkisinden dolayı fötus immun cevap geliştiremez ve çoğunlukla
ölür. Yaşarsa virüs taşıyan fakat antikor yönünden negatif olan persiste viremik
danalar doğar. Zayıftırlar ve çoğu ayakta duramaz. Bunların %50 hayatlarının
ilk yılı içerisinde ölür. Eğer fötus’un yaşı 100-150 gün arasında ise
immunolojik cevap gelişir , fakat özellikle santral sistemini etkileyen
cerebellarhipoplazi mikroftalmi hidranensefali , mikroensefali , hidrocefalus
gibi anamoliler şekillenir.
Mukosal disease : hastalığın akut formunda burun akıntısı
,keratokonjuktivitis , ateş , dehidrasyon ve kısmen kanla karışık bir ishal ile
lökopeni görülür. Ölüm 1-2 haftada görülür. Ağız mukozasında küçük erezyonlar
vardır. Kronik formunda kuvvetli bir burun akıntısı ve merme üzerinde
eksudat’ın kuruması ile kabuklaşan ekskoriyasyonlar görülür. Karkas dehidre
kirli ve kokmuştur. Lezyonlar sindirim sisteminde yagın erezyon ve ülserlerle
karakterizedir. Özefagus’ta baştan sona kanar uzunlamasına seyreden kirli
kahvemsi renkteki lezyonlar karakteristiktir. Rumen ve omazumda ağız
boşluğundakine benzer erezyon ve ülserler abomazumda ödem , hiperemi ,
peteşiyel kanamalar veya 6 cm uzunluğa varabilen üzeri çok zaman difteroid
membranla örtülü alanlar görülür. Bağırsaklarda ağız boşluğundakine benzer
erezyon ve ülserler tüm bağırsaklarda çoğunlukla üzeri difteroid membranla
örtülü alanlar görülür. Zebra çizgileri kolonda yaygındır.
KORİZA : sığır ve
mandaların özellikle ağız boşluğu olmak üzere sindirim sistemi ile üst hava
yollarının akut , kataral , mukopurulent , eroziv ülseratif ve pseudomembranlı
bir yangısıdır. Ayrıca kerotokonjektivitis , kornea’da bulanıklaşma ,
nonpurulent meningoensefalits , fokal nonpurulent intersitisyel nefritis ile
karakterize lezyonlar şekillenir. Etkeni herpes virüstür. Hastalığa 6 ay – 2
yaş arasında ki sığırlar daha duyarlıdır.
Patogenez : sindirim sistemi üst solunum sistemi deri beyin
ve böbreklerde damarların endotel hücreleri ile adventisya tabasındaki aktif
bağ doku hücrelerinde dejenerasyon ve nekroza
neden olur. Orta çaplı arterlerde önce fibrinoid trombozlar oluşur.
Böylece fibrinoid nekrotik ve vaskulitis meydana gelir. Hastalık 4 form’da
seyreder.
1-
Perakut form : başlangıçta 42 C ‘ye kadar çıkan
bir ateş kanlı ve fena kokulu bir ishali takiben hayvan 1-3 gün arasında ölür.
Nekropside ağız mukozasında erezyon ve ülserler görülür. Benzeri lezyonlara
özefagus’un üst 1/3’ünde abomazum ve bağırsaklarda da rastlanır.
2-
Akut intestinal form : ateş , ishal , yaygın
eksanthem , lakrimasyon ve lenf düğümlerini büğümesi ile karakterizedir. Ağız
mukozasında erezyon , ülser ve boz beyaz renkte odaklar vardır. Hayvan 4-9 gün
içinde ölür.
3-
Baş – Göz Formu : ülkemizde en çok görülen
formdur. Ateş 41 C’ye kadar yükselir. Bunu kataral konjektivitis ve rinitis
izler. Burun ve ağız akıntısı zamanla
kurur ve kabuklaşır. Burun delikleri kıvamlı mukopurulent bir eksudat ile dolar
ve inspiratorik solunum güçlüğü görülür. Hastalığın sonlarına göre keratitis
nedeniyle kornea – skleral sınırdan başlamak üzere bulanıklaşır. Yüksek ateşle
birlikte ağız boşluğunda kataral bir stomatitis gelişir. Bunu takiben boz beyaz
nekroz odakları ve bunların açılması ile erezyon ülserler oluşur.çene altı ve
prescapular alanlar başta olmak üzere tüm lenf düğümleri şişkindir.
Ensefalomyelitis inkoordinasyon sıklıkla musculer tremor ve tortikollis
şeklinde ortaya çıkar.
4-
Abortif form : seyrek görülür. Hasta hayvanlarda
abort şekillenir. Klinik semptom pek fark edilmez.
Makroskobik bulgular : kadavra dehidre , kirli ve pis kokuludur.
Yer yer gri sarı renkli pseudomembranlar vardır. Bu lezyonlar özellikle dilin
bütün yüzeyinde yanak papilların uçlarında diş etlerinde yumuşak ve sert
damakta yerleşmiştir. Özefagus’un üst 1/3’lük kısımında erezyonlar şekillenir. Mukozada
peteşiler ve yer yer kanamalar vardır. Lezyonlar kalın bağırsak ve rektumda
daha belirgindir.
Mikroskobik Bulgular
: hastalığın tanıtıcı histopatolojik bulgusu orta çaplı musculer arterlerde
görülen fibrinoid nekrotik vaskülitistir. Lezyonlar beyin , leptomeninks ,
böbrek ile sindirim sistemi deri ve solunum sisteminin lezyonlu bölgeleri ile
karaciğer ve adrenal bezlerde görülür. Benzer lezyonlar atların viral artelitis
hastalığındada vardır. Beyindeki lezyonlar en çok pons , bulbus olfactorius
,n.caudatus ve cornu ammonistedir. Nöronlarda nekroz ve nöronofaji görülür.
MAVİ DİL : akut
seyirli yüksek ateş , dolaşım bozuklukları , oral ve nasal mukozalarda ödem
konjesyon ve ülserasyonlarda karakterize viral bir hastalıktır. Etkeni orbivirüs
grubundan reovirüslardır. Koyunlar başta olmak üzere keçilerde sığırlarda
yabani rum. Ve develerde görülür. Hastalığın bulaşması culicoides spp. Sinekler
ile olur. Sinek ısırmasından sonra virüs bölge lenf düğümü ve dalakta replike
olur. 7 günlük inkubasyonu takiben viremi şekillenir. Daha sonra arterial
kapillar ve venüllerde enfeksiyon gelişir. Virüs bu damarların endotel
hücrelerini dejenere etmesi sonucu lokal mikrovasküler trombozlar ve
permabilitede artış şekillenir. Mavi dil klinik olarak 3 formda seyreder.
(perakut , subakut , abortif )
Perakut veya akut formda yüksek ateş , oral ve nasal
mukozalarda kızarıklık ve akıntı ile dudakta ve dilde emme hareketleri görülür.
Bu aşamada dudakta , dilde ödem ve siyanotik renk değişikliği vardır. Dil şişkin
ve dışarıdadır. Ağız mukozasında önce ekimoz ve peteşiler sonra erezyon ve
ülser gelişir. Ağız mukozasındaki erezyon ve ülserler muntazam ve
uzunlamasınadır. Lezyonlar en çok yanak mukozası ve dil kenarlarında yerleşir.
Dil gangrenli bir hal alır. Ayakta laminitis ve buna ilgili topallık vardır.
Corium coranarium bölgesinde konjesyon belirgindir. Hastalığı atlatanlarda bu
bölgede birbirine paralel kahve renkli çizgiler meydana gelir.
Nekropside : ağızdaki lezyonların yanı sıra myokard’ın
çeşitli bölgelerinde özellikle sol ventriculuste m.papillariste derin nekrozlar
vardır. A.pulmonalis’in başlangıç kısımında media tabakasında şekillenen 1 cm
genişliğinde 2-3 cm uzunluğundaki fokal kanamalar karakteristiktir. Benzeri
kanamalar aortanın çıkış yerindeki subepikardiyal ve supendokardiyal bölgelerde
de görülür. AC’lerde konjesyon ve ödem farinks ve larinks’te ödem ile peteşiyel
yada ekimotik kanamalar vardır. Farinks ve özefagustaki miyodejenarasyonlar
disfaji ve regurgitasyona neden olur ve bununla ilgili olarakta aspirasyon
pnömonisi meydana gelebilir.
Gebe hayvanlarda plesantayı geçen virüs fotüsta akut
nekrotik meningoensefalitise neden olarak teratojenik etki gösterir. Virüs
fotüs’u gebeliğin ilk 1/3’ünde etkilerse hidraensefali , porentsefali , retinaldisplazi
ile birlikte bu hayvanlarda artrogripozis ikinci 1/3’lük dönemde etkilerse
porentsefali son 1/3’lük dönemde etkilerse hafif fokal meningoensefalitis
şekillenir.
Mikroskobik olarak : lezyonlu bölgelerde arteritiol ve
venüllerde tromboz , ödem ile kanamalar vardır.
Mavi dil ektima , fotosensitizasyon , çiçek , şap ve
ülseratif stomatitis’ten ayırt edilmelidir.
Hastalık 3 hafta yada daha fazla sürer ve ölüm
pnömonidendir.
Teşhis amacıyla ateşli dönemde 5ml defibrine kan viroloji
laboratuarına gönderilir. Patoloji laboratuarına ise ağız ve özefagustaki
lezyonlu bölgeler ile kalp’ten alınan parçalar %10’luk formol içerisinde
gönderilir.
ÜREMİ :
genellikle köpeklerde ve bazende kedilerde kronik böbrek yetmezliklerini
takiben gelişen üremi olaylarında sıklıkla ağızda koku bir koku ile ülseratif
stomatitislerede rastlanır. Yanak mukozası ve özellikle dil koyu siyanoziktir.
Dudakların iç yüzünde , yanak mukozasında diş etlerinde dilin lateral ve
ventralinde ülserler görülür. Köpeklerde böbrek yetmezliğinin dolaysıyla
üreminin en önemli nedeni leptospirozdur.
Değişik tipte stomatitisler ;
1-
Çiçek hastalığı : ağız mukozasında
difteroid-nekrotik ve proliferatif lezyonlara ilgili beyazımsı kalın pseudo
membranlar oluşur. At çiçeği ve kanatlı çiçeğinde proliferatif bir stomatitiste
gelişir.
2-
Bulaşıcı ektima : hastalığın etkeni
orfvirüsu’dur. Hastalık koyun ve
keçilerde özellikle kuzu ve oğlaklarda dudaklar , dil , damak , yüz ve
ayaklarda nekrotik proliferatif lezyonlar ile karakterizedir. Kuzularda F.necrophorum
ile komplike olarak ölümlere neden olabilir.
3-
Kandidiazis : Kandida türü mantarlar hayvanların
sindirim siteminde normalde bulunur. Hastalığa neden olan türü genellikle
c.albicans hastalık özellikle kanatlılar ile buzağı tay ve domuzlarda görülür.
Hastalık genç hayvanlarda uzun süreli antibiyotik tedavisini ve Rumen
kokuşmasını mutakip görülmektedir. Buna ilgili olarak lezyonlar dil , sert
damak , farinks ve özefagus ile daha çok rumenin ventral kesesinde retikulum
omazum ve abomazumda beyaz yuvarlak pseudomembranlar görülür. Ağızdaki
kandidiyazis lezyonlarına pamukçukta denir. Mikroskobik olarak epitel
hücrelerinde vakualleşme ve mantar etkenlerine rastlanır. Taylarda daha çok
gastroözefagal kandidiyazis görülür.
PROFUND STOMATİTİSLER
: ağız mukozasındaki özellikle ülseratif lezyonlar pyojenik bakterilerin ve
çoğunlukla oral floranın bağ dokuya veya kas dokusuna kadar yayılmasına neden
olabilir. Ağız boşluğundaki epitel tabakasının derin nekrozu ile birlikte olan
nekrotik stomatitis daha çok termik ve kimyasal sonucu oluşur. Ancak
hayvanlarda derin stomatitise daha çok f.necrophorum ve diğer anaerop
bakteriler neden olur.
ORAL NEKROBASİLLOZİS
: F.necrophorum etkenleri özelliklere nekrotik stomatitis olmak üzere üst
ve alt sindirim sisteminde ve karaciğerde nekrozlara neden olur. Etken sığır
koyun at ve domuzda nekrobasilloz hastalığını oluşturur. Nekrobasilloz erişkin
hayvanlarda piyeten , panarisyum ve karaciğer nekrobasillozu gençlerde ise
buzağı difterisi ve karaciğer nekrobasillozu şeklinde seyreder. Etken uygun bir
ortam bulduğunda çoğalır ve çıkardığı lökosidin , hemolizin ve stoplazmik
ekzotoksinlerle koaglasyon nekrozuna neden olur. Oral nekrobasillozun en iyi
bilinen formu buzağı difterisidir. Buzağı difterisi dil damak yanak ve faringeal
mukozada akut nekrotik-ülseratif stomatitis ile karakterizedir. Predispoze
faktörler travma IBR ve papüller stomatitistir.
AKTİNOBASİLLOZ : etken
aktinobasillus lignierensidir. Sığır ve domuzlarda farinks’in yumuşak
dokularının bir enfeksiyonudur. Lenf damarları ile bölge lenf düğümlerine
yayılarak lenfangitis ve regional lenfadenitis neden olur. Lezyonlar çoğunlukla
dilde dilin çukurluğu boyuncadır ve dissemina piyogranülamatöz odaklar vardır.
Ortası irinle etrafı fibröz doku ile çevrili , sıkı sert , granülomlar görülür.
Bu durumun dilde oluşturduğu sertliğe odun dil terimi denir. Lenfagitis tablosu
dilin dorsal ve ventral yüzlerinde çok belirgindir.
ORAL PAPİLOMATOZİS : köpek
ve sığırlarda papova virüslar tarafından oluşturulan iyi huylu epitelyal tümörlerdir.
Genellikle genç köpeklerde görülsede yakın temasta olan yaşlı köpeklerdede
gelişir. Virus sadece ağız boşluğu mukozasında tümörlere neden olur. Papilomlar
dudaklarda kabarıklar halinde başlar daha sonra karnabahar görünümü alır. Sert
yapılı ve beyaz renklidir. Lezyonlar yanakların iç yüzünde dilde damakta ve
farinkste de gelişir. 2-3 ay içerisinde spontan olarak iyileşir ve kuvvetli bir
bağışıklık gelişir.
EPULİS : diş
etinin tümörlerine ve tümör benzeri üremilerine verilen genel bir klinik
terimdir. Periodantal orjinlidir. Çoğunlukla köpeklerde nadiren kedilerde
görülür. Epulisler sıkı sert gri-pembe neoplastik oluşumlardır. Çoğunlukla
dişlerin arasından veya dişin kenarındaki diş etinden çıkar.
TONSİLLER : ağız
mukozasının devamı şeklinde epitelyal kriptlerle bunun etrafındaki lenfoid
dokuda meydana gelmiştir. Yaşla birlikte atrofi gelişir.
a)
Kataral tonsillitis : distemper , parvoviral
enteritis.
b)
Nekrotik tonsillitis : nekrobasilloz ,
tüberküloz , ruam , pastörellöz , toplu iğne başı-mercimek büyüklüğünde
sarımtırak beyaz odaklar görülür.
c)
Difteroid nekrotik tonsillitis : sığır vebası ,
kedilerin panlökopeni hastalığı.
d)
Hemoraji nekrotik tonsillitis : antraks
e)
Prulent tonsillitis : atların gourm hastalığı
DİŞLER :
Anomaliler :
-
Anodonti : dişlerin şekillenmemesidir.
-
Polidonti : dişlerin normalden daha fazla olması
durumu.
-
Heterotopik polidonti : dental kemer dışında diş
yada dişlerin şekillenmesidir.
-
Pseudopolidonti : kalıcı dişlerin çıkmasından
sonra süt dişlerinin düşmemesi sonucu diş sayısında görülen fazlalık.
-
Oligodonti : diş sayısının normalden az olması.
-
Distopia dentinium: dişlerin çok aralıklı
dizilişi.
DİŞ VE DİŞ DOKUSUNUN
DEJENERATİF DOKUSU
Odonto distrofiler : en
sık karşılaşılan değişiklilk mina hipoplazisidir. Genellikle kesici dişlerde
görülen mina hipoplazileri ameloblast dejenerasyonu sonucu mina , dişi tamamen
kaplayacak şekilde gelişemez. Yer yer oluk ve çukur benzeri hipoplaziler
gelişir. Başlıca nedenleri vit A , D eksikliği , distemper , hiperparatroidizm ,
yüksek dozda tetrasiklin verilmesi , florozis ve intoksikasyonlardır.
Kronik florozis : özellikle
sığır ve koyunların kesici dişlerinde başlangıçta kireç beyazı donukluklar
sonrasında ise sarı-kahverengi veya gri-siyah renkli beneklenmeler ve
alacalanmalar ile karakterizedir. Fazla miktarda florun yiyecek ve içecekler
ile alınması sonucu oluşur. Flor mina tabakasının sertliğini veren apatit
maddesinin yerine girerek florapatit oluşturur.
Neoplastik
hastalıklar : mina tabakasından köken alan tümörlere adamantinom veya
ameloblastom denir. Köpek sığır ve kedilerde bildirilmiştir. Ameloblastik doku
hariç dişin tüm tabakalarından köken alan tümörlere ise odontom denir. Sementom
genellikle dişin tabanında sement birikimi ile karakterizedir.
TÜKRÜK BEZLERİ : kulak
çene altı ve dil altı tükrük bezleri ağız boşluğuna açılır. Tükürük salgısının
fazla olmasına pityalizm denilir. Hg ve organik fosforlu maddelerle
zehirlenmelerde stomatitislerde ensefalitislerde sialoa denitislerde at ve
sığırlarda mantar zehirlenmelerinde görülür. Tükürüğün az salgılanmasına
apityalizm. Tükrük bezleri kistlerine sialosel dil altı altı tükrük bezinin
kistine ranula tükrük bezi taşına sialolit denir. Tükrük bezi yangılarına
sialoadenitis denir.
ÖZEFAGUS : kaşektik
hayvanlar ile anemnezinde kusma pityalizm , yutma güçlüğü ve geviş getirme
bozukluğu bildirilen hayvanlarda timpanilerde ve aspirasyon pnömonilerinde
özefagus daha dikkatli muayne edilmelidir.
-
Postmortal değişiklikler : mide suyununda
etkisiyle özefagusun caudal kısımında ölümden hemen sonra özefagumalazi olarak
bilinen mukoza erimelerine sık rastlanır.
-
Özefagus stenoz ve opturasyonları : kompresyon
stenozları özefagusun çevresinde gelişen tümör apse tüberküloz ve aktinomikoz
gibi lezyonlar ile gelişen kitleler ile diyafragma rupturlarında gögüs
boşluğuna geçen karın organlarının özefagusa basınç yapmaları sonucu lümende
stenozlar gelişir.
-
Özefagus genişlemeleri : genişleme özefagus’un
belirli bir bölgesinde kese biçiminde ise diverticulum olarak tanımlanır. Lümen
içerisinde basınç artışı sonucu gelişen itme tarzdaki genişlemelere pulsiyon
diverticulumu , özefagus çevresinde gelişen fibröz adezyonların büzücü etkisi
ile oluşan genişlemelere traksiyon diverticulumu denir. Özefagus’un çeperi
boyunca oluşan genişlemelere dilatasyon denir. Dilatasyonlara genellikle
stenozlar neden olur. Özefagus kaslarında ki atoniye ilgili gelişen
dilatasyonlar boydan boya bütün özefagusu etkiler bunlara megaözefagus denir.
-
Özefagusta perforasyon ve rupturlar bil hassa
kedi ve köpeklerde kemik , kılçık gibi sivri cisimlerin batması kurşun
yaralanmaları ve hatalı sondalamalar sonucu meydana gelir.
-
Özefagitis:gerek
yakıcı veya irritan kimyasal maddeler ile sıcak gıdalar gerekse bazı enfeksiyoz
hastalıklar özefagus mukozasında lezyonlara neden olur. Buna ilgili olarak kataral,irinli,eroziv-ülseratfi
,psöydomembranöz veya difteroid nekrotik tabiatta özefagitisler gelişir.
-
Refluks
özöfagitis: mide içeriğinin regurgitasyonu ve sürekli kusma hallerinde mide
asidi,pepsin ve muhtemelen pankears enzimlerinin özefagus mukozasını
irkiltmesiyle oluşur. Özefagusun caudal kısımlarında hiperemi,çizgi şeklinde
erozyanlar ve ülser görülür.
RUMİNANTLARIN
ÖNMİDELERİ: ruminantların ön mideleri Rumen,retikulum,omazumdan ibarettir.
Submukozalarında bez ve lenf föllikülleri bulunmaz. Rumen de corpus papillare
denilen villuslar,reticulmda birbirlerini çapraz kesen krista benzeri
çıkıntılar,omazumda lamina omaziler vardır. Yeni doğanlarda ön mideler
gelişmemiştir,kaba yemlerin alınmasıyla birlikte gelişma başlar. Ölümden birkaç
saat sonra Rumen mukazası maserasyona uğrayarak rumenomalazi oluşur.
TİMPANİ
a)
Primer
timpani: genellikle taze baklagiller taze yonca ve meyve posaları gibi
eriyebilir proteinden zengin yemlerin fazla miktarda alınması sonucu gelişir.
Oluşan gazın köpüklü olması ruktusu engeller böylece timpani şekillenir. Gazın
köpüklü oluşu alınan gıdaya,mikrofloranın etkisine,tükürük salgısının miktarı
ve yapısına bağlıdır. Bu nedenle hayvanlar arasında timpaniye karşı duyarlılık
faklıdır.
b)
Sekunder
timpani: rumende normal düzeyde
oluşan gazların ruktus yoluyla atılmasının fiziksel yada fonksiyonel olarak
engellenmesi sonucu gelişir. Fiziksel
olarak özefagus stenoz ve obstrüksiyonu,reticulum adezyonları,peritonitis ve ön
midelerin kontraksıyonunu engelleyen tümor ile apselerdir. Fonksiyonel olarak hoflund sendromu n.vagus
zehirlenmeleri. Suni olarak sütle beslenen buzağıların sütü hızlı gereğinden fazla almaları sonucu akut
sekunder timpani gelişerek ölüme neden olur. Timpanilerde ölüm sebebi abdominal
basıncın diafragma ve akciğerlere etkimesi sonucu solunumengellenmesi sonucu
oluşur. Timpaniden ölen hayvanların ön mideleri aşırı bir gazla şişkindir doğal
deliklerinden koyu renkli pıhtılaşmayan bir kan sızar. Kadavra sırt üstüdür.
Özefagusta timpani hattu denile özefagusun cervikal bölgeden thorcal bölgeye
giriş kısmı mukozası konjesyone ve ekimotik,peteşiyal kanamalar vardır. Ölümden
sonra diafragma rubturları ve prolabsus recti gelişebilir.
Önmidelerde anormal
içerik: Üre toksikasyonunda içerik alkalıdır ve amonyak
kokar,organofosfatlar karakteristik şalgam kokusunu aldıran keskin bir
insektisit kokuya sahiptir. Çam iğne ve sakızları çok alındığında sedir yağı
benzeri bir koku vardır.
Önmidelerde
Perforasyon ve Ruptur: yabancı cisimlerin perforasyonu sonucunda lokal
fibrinli bir peritonitis yani traumatik reticuloperitonitis şekillenir. Yabancı
cisim küçükse ilerliyemez kronik lokal peritonitis oluşur. Büyükse perikardo
doğru ilerler yabancı cisimin ilerleyişi yavaş olduğundan çevresinde
granülasyon dokusundan bir kanal oluşur ve burada yabancı cismin yanı sıra
reticulum içeriği,irinli bir eksudat,aktınomyces pyogenes ve F.necrophorum ve
diğer kokuşma bakterileri yer aır. Yabancı cisim perikarda batınca
fibrinoprulent bir perikarditis ve kalp kesesinde kötü kokulu bir eksudat
birikir. Bazen miyokarditise de neden olabilir.
Nekropside;rupturun postmortal mı yoksa antemortem olduğu
tespit edilmelidir.
1-
Antemortemde yırtık kenarları kanlı ve ödemlidir
ayrıca kenarları dışa kıvrıktır. Postmortal rupturlarda ise yırtık kenarlarında
kanama yoktur.
2-
Antemortemde yırtılan dokudan içerik karın
boşluğuna yayılmıştır. Omentum içinde çok miktarda içerik bulunur. Postmortemde
ise içerik karın boşluğuna dağılmamış ve peritona yapışmamıştır.
3-
Antemortem rupturda yırtık kısımlar,seroza ve
kas tabakasında mukozadan daha geniştir,postmortemde eşittir.
4-
Antemortemde otointoksikasyonun damar
permeabilitesini arttırması sonucu vücut boşluklarında trasüdasyonlar vardır.
5-
Antemortemde mide ,KC , kalp ve iskelet
kaslarında parankim dejenerasyonları vardır.
ÖNMİDELERİN YANGISI :
rumenitis , retikulitis ve omasitis içerisinde en fazla rumenitise rastlanır.
Bazı viral hastalıklar Rumen asidozu ve travmatik lezyonlar başta gelir. Viral
hastalıklardan buzağıların İBR sığırların şap , MD ve CGB ‘da koyunların şap ,
mavi dil ve generalize çiçek hastalığında , Rumen mukozasında erezyon ve
ülserler ile karakterize rumenitis görülür. Ayrıca papüler stomatitis
kontagiyöz ektima ve sığır vebasında bazen rumenitisde gelişebilir. Ön önemli
nedeni Rumen asidozudur. Buğday arpa , mısır , şeker pancarı ve ekmek gibi
kolay hazımolabilen ve KH yönünden zengin yemlerin fazla alınması ile
ilgilidir. Bu gibi durumlarda rumende ucucu yağ asitlerinin artışına paralel
olarak pH düşmeye başlar. pH 5’in altına düştüğünde laktat kullanan ve
selülotik bakteriler ile protozoonlar yıkımlanır. Buna karşın KH’lardan laktik
asit oluşturan gram + bakterilerde artış meydana gelir bu arada Rumen hareketleri azalır ve durur.
Rumende asiditenin artması sonucunda tükrük sekresyonunu yani tükrüğün tampon
etkisini durdurur. Laktik asit rumene fazla miktarda sıvı geçerir böylece Rumen
içeriği sulu bir hal alır ve hayvanda dehidrasyon , anüri, ve kollaps gelişir.
Hastalıktan ölen perakut olgularda pH 4-4,5 kadar inmiş gözler çökük genel bir
konjesyon vardır , kan oldukça koyu renkte ve kıvamlıdır. Rumen ve retikulum
içeriği ince ve yulaf lapası gibidir ve tahıl taneleri görülür. Rumen retikulum
omazum mukozaları siyanozik bir renktedir. Bu nedenle asetik rumenitis
çoğunlukla f.necrophorumların etkisi sonucu nekrobasiller rumenitis ile mucor
rhizopus ve apsidia cinsi mantarlar etkisi sonucu mikotik rumenitis ile
komplike olur.
NEKROBASİLLER
RUMENİTİS : hastalık Rumen asidozunun bir sonucu olarak besi sığırlarında
yaygındır. Tane yem verilen süt inekleri ile koyunlarda da görülür.
Papillarında ve pilalarda 2-15 cm genişliğinde nekrotik odaklar ortaya çıkar.
Hayvan hastalığı atlatıp iyileşirse ülserlerin yerinde yıldız şeklinde nedbe
dokusu oluşur. F.necrophorum’lar metasitazik olarak KC’ye geçerek orada
koaglasyon nekrozları ve bunların likefaksiyonu ilede apseler de şekillenir
böylece rumenitis-KC apsesi sendromu hastalığı oluşur.
MİKOTİK RUMENİTİS : lezyonların
nedeni etkenlerin damar duvarına invazyonu sonucu oluşan vaskülütis ve
trombozlardır. Bu nedenle lezyonlar siyahımsı kırmızı renkte ön mide duvarında
geniş infarktus alanları şeklinde gözükür. Lezyon serozaya kadar ilerlemiştir.
Lezyonlu bölgenin peritonunda fibrino hemorajik bir peritonitiste vardır.
Lezyonlar genellikle rumenin ventral kesesi ile retikulum ve omazumun bazı
kısımlarına yerleşir. Mikotik rumenitisler nekrobasiller olanlardan daha
şiddetli ve öldürücüdür. Rumenitislerde yangı serozaya kadar yayılmış ve
hemorajik ise öncelikle mikotik rumenitis düşünülmelidir.
NEOPLASTİK
HASTALIKLAR : sığırlarda ağız boşluğu ve özefagusta görülen papillomlara
Rumen ve retikulumda da rastlanır. Önmidelerin epitel ve mezenkimal ornjinli
maling tümörleri çok nadirdir. Sığırların löykoz olaylarında tümör odakları
bazen ön midelerdede görülür.
PARAZİTER HASTALIKLAR
: sığır ve koyunlar ile yabani rum.’ların ön midelerinde ve duodenumda
paramphistomum spp. Sık rastlanır.
Kırmızım tırak renkli papilla büyüklüğünde trematodlardır. Papillalarda
atrofiye şiddetli enf. ‘da duodenumda enteritise neden olur.
MİDE VE ABOMAZUM
YER DEĞİŞTİRMESİ :
-
Volvulus ventrikuli : midenin uzun ekseni
etrafında dönmesidir. Mide özefagusla birleştiği yerde saat yönünde döner.
Genelde büyük cüsseli yaşlı köpeklerde görülür. Midenin fazla dolgunluğu , ani
hareketler ile lig. Gastrofrenicum , lig. Gastrohepaticum gibi mide lig.
Gevşekliği yer alır. Özefagus spiral şeklini alır ve tümü ile tıkanır. Ve
midede sekunder timpani oluşur. Mide ile birlikte dönen organlarda , dalakta
pasif hiperemi , ve dalak v şeklini alır.
Dönme 5-24 saat
içerisinde ortadan kaldırılmazsa timpani ile ilgili solunum ve dolaşım
yetersizliğinden ölüm oluşur.
Mide genişlemeleri (
Dilatasyon ) :
a)
Primer
Dilatasyonlar : gıdaya bağlı
-
Primer akut dilatasyon : fazla miktarda KH ‘den
zengin fermantasyona el verişli gıda alınması yada yemin iyi çiğnenmemesi
sonucu gelişir.
-
Primer kronik dilatasyon : midenin kas
tabakasının atonisi mide mukozası ve kasların hipertrofisi sonucu gelişir.
b)
Sekunder
Dilatasyonlar : organik bir tıkanmaya bağlıdırlar.
-
Sekunder akut dilatasyon : özellikle atlarda ve
köpeklerde görülür. Atlarda bağırsak tıkanmaları , köpeklerde mide torsiyonu
sonucunda gelişir. Ot hastalığı sendromuda gözlemlenir.
-
Sekunder kronik dilatasyon: piloris ve ince
bağırsaklarda ki stenozlar , opstructionlar neden olur.
MİDE PERFORASYONU :
peptik ülserler atlarda gastrophilus larvaları yakıcı kimyasal maddeler veya
dışarıdan oluşan travmalar sonucunda gelişir. Perfurasyon sınırlı ve uzun sürede
oluştu ise delik yerinde sınırlı bir peritonitis gelişir ve mide duvarında
yapışma oluşur. Delik büyük ve ani gelişti ise mide içeriğinin karın boşluğuna
geçmesi sonucunda yaygın diffuz peritonitis gelişir ve hayvan intoksikasyon
putrid’den ölür.
MİDE RUPTURU : Mide
rupturlarında hayvanlar 1-8 saatte intoksikasyon putrit ve şoktan ölür.
MİDEDE YABANCI
CİSİMLER : Kuduz , distemper ve birçok C.S.S hastalıklarında ile pika
olaylarında midede daha az olarakta abomazumda yabancı cisimlere rastlanır.
MİDE – ABOMAZUM
YANGILARI : genellikle bağırsaklarla birlikte gastroenteritis şeklinde
seyreder.
1-
KATARAL
GASTRİTİS : mide mukozası hiperemik duvarı ödemli ve seröz veya mükoz bir
eksudat vardır. Sebepleri çok sıcak – soğuk ve bozuk yemler , kimyasal alerjik ve
termik etkiler vardır. Kronik yangılarda gastritis kataralis kronika
hipertrofikans gelişebilir.
2-
FİBRİNLİ
GASTRİTİS : sığır ve domuz vebasında görülür. Sekunder bakteriyel etkiler
ile olay çoğunlukla difteroid-nekrotik gastritise kayar.
3-
DİFTEROİD-NEKROTİK
GASTRİTİS : sığır vebasında buzağıların abomazum nekrobasillozunda görülür.
4-
HEMORAJİK
GASTRİTİS : özellikle koyunların bradzot , köpeklerin leptospiroz’u ve
üremik gastritis ile sığırların theilerioz’unda görülür.
ÜREMİK GASTRİTİS : kronik böbrek yetersizliğine bağlı olarak
köpeklerde ve bazende at ve kedilerde ortaya çıkar. Hastalarda hematemezis ve
melena vardır. Mide ve duodenum mukozasında şiddetli konjesyon vardır. Mukoza
koyu kırmızı – siyah renktedir. Mukozada erezyon ve ülserlere rastlanır. Midede
nH3 amonyak kokusu vardır. Mikroskobik olarak midenin tüm katlarında kireçlenme
mukozanın kapillar damar endotellerinde dejenerasyon nekroz ve bazen trombozlar
görülür. Böbrek yetersizliğine bağlı gastritin böbrekte parçalanıp atılışının
aksaması HCL’nin fazla salınmasına buda mukozanın yıkımının şiddetlenmesine
neden olur. Kalsifikasyonlar böbrek yetersizliğine bağlı kalsiyum
metabolizmasında ki düzensizlikten kaynaklanır.
BRADZOT : besi durumu iyi kuzu ve tokluların bazen buzağıların
cl.septicum’dan ileri gelen perakut seyirli hemorajik abomazitis toksemi ve
yüksek mortalite ile karakterize bir hastalıktır. Oluşumunda alınan soğuk
gıdalar ile abomazumun direncinin kırılması ve trematod ve nematodların
mukozada ki saplandıkları odaklardan etkenlerin girmesi ile oluşur. Etkenlerin
burada çıkardığı nörotoksin hastalığın sebebidir.
Nekropside : karın boşluğunda
hafif kanlı bir sıvı abomazum serözası konjesyon ve fibrinle örtülü mukozası
ise ödemli ve kıvrımları kalınlaşmış genelliklede hemorajik veya nekrotiktir.
Venöz damarlarda trombozlar görülür.
MİDE VE DUODENUM EREZYON VE ÜLSERLERİ: mide mukozasındaki yersel
dolaşım bozuklukları veya sığır vebası koriza MD , mavi dil gibi bazı
enfeksiyöz hastalıklar sonucu meydana gelir. Primer erezyon odağına mide asidinin
etkisi ile oluşan ülserlere peptik ülserler denir. Akut ülserler zımba ile
delinmiş gibi çevresinden kesgin olarak ayrılmış ve zemini hafif kalındır.
Zamanla granülasyon dokusu ile nedbeleşir. Mide salgısı granülasyon dokusunu
yani nedbeleşmeyi engellerse veya F.necrophorum gibi sekunder bir enfeksiyon
meydana gelirse kronikleşir.
Kronik ülserlerin tehlikeli komplikasyonları arrosion
kanamalar peritonitiste neden olan perforasyonlar komşu organlarda meydana
getirdiği yapışmalardır. Buzağılarda sütten kaba yeme geçişte piloris
bölgesinde abomazum ülserlerine çok rastlanır. Önce erezyonlar oluşur. Mide
asidi salgılanmaya başlayınca ülserler meydana gelir.
BAĞIRSAKLAR : içten
dışa mukoza submukoza kas tabakası ve serözada oluşur. Mukozanın l.epitelyalis
kısımında villus , L.propria ise bezler bulunur. Sadece duodenumda submukozada
burunner bezleri vardır.
POSTMORTAL
DEĞİŞİKLİKLER : bağırsaklarda postmortal değişikler çabuk şekillenir. Buna
ilgili olarak kokuşma bakterilerinin etkisi ile postmortal timpani mukozanın
eriyerek yumuşak bir kitle halini alması sonucu postmortal otoliz şekillenir.
Kan ve safra inhibasyonu ile kokuşmaya ilgili olarak pseudomelanozda gelişir.
BAĞIRSAK VAZİYET
DEĞİŞİKLERİ : genellikle equilerde
rastlanır. bu olayda bağırsak lümenin tıkanması ve yersel dolaşımın
engellenmesi derecesinde paralel bozukluklar şekillenir. Bu kısımlarda
hemorajik staz , ödem, nekroz ve infarktus şekillenir. proksimalinde ki
bağırsaklarda ve midede dilatasyon veya ruptur karın boşluğunda durgunluğa
bağlı çokca kanlı bir sıvı vardır. Vucüt su – elektrolit miktarında ileri
derece bozukluk , intoksikasyon ve şok ölümün nedenidir.
EVENTRASYON : bağırsakların
özellikle ince bağırsakların karın boşluğu dışına çıkmasıdır.
VOLVULUS : bağırsakların
uzun ekseni etrafında mezenteriumla birlikte dönmesi sonucu oluşur.
ROTASYON : sol
dorsal kolon halkasının sol ventral kolon ekseni etrafında dönmesidir.
İNVAGİNASYON : bağırsağın
bir bölümünün önündeki bağırsağın içine mezenteriumla birlikte girmesidir.
Normalde bu girişe düzenli peristaltik hareketler engel olur. Fakat peristaltik
hareketler sırasında öndeki kesim gazla dilate olmuş arkadaki kesimin içine
girebilir.
BAĞIRSAK LÜMENİNDE Kİ
DEĞİŞİKLİKLER
Bağırsak
opsturictionu : bağırsak içeriği hareketinin engellenmesidir. Bağırsak
duvarında ki bir lezyonla ilgili lümenin daralması yani stenoz , bağırsak
lümenin bir kitle ile tıkanması yani opturasyon ve ileus olaylarında olduğu
gibi bağırsakların peristaltik hareketlerinin durması başlıca nedenleridir.
Bağırsak
diverticulumu : diverticulumlar bağırsak lümenin mukoza ile döşeli olarak
kas tabakasına ve subserözasına kese tarzındaki dilatasyonlardır.
Diverticulumlar perforasyona – ruptura duyarlıdır.
Paralitik ileus : abdominal
cerrahi müdaheleler sırasında çeşitli travmalar şiddetli ağrı ve peritonitis
sonucu bağırsak kaslarının sirküler ve peristaltik hareketlerinin
oluşmamasıdır.
YABANCI CİSİMLER
Bağırsak
konkrementleri : en çok atlarda ve kalın bağırsaklarda görülür. Bağırsak
diverticulumları konkrementleri için uygun yerlerdir. Enterolitler yani
bağırsak taşları daha çok değirmende duran kepekle beslenen atlarda görülür.
ENTERİTİSLER
1-
Kataral enteritis : akut kataral enteritiste
mukoza hiperemik ödematöz ve şişkindir. Lümeninde şekillenmiş bir içerik ile
serömükozdan irinliye kadar değişen bir eksudat vardır. Çok sayıda lökositlerin
görülmesi enteritisler için iyi bir endekstir. Mukozada lenfosit daima bulunur.
Yalnız lenfositlerin diffuz olması yangıya işarettir. Lenf düğümlerinde
hipertrofi soliter lenf foliküllerinde hiperplazi vardır. Villusların
epitellerinde dejenerasyon ve deskuamasyon propriada ödem ve diffuz löykosit
infilitrasyonları görülür. Kronik olaylarda bağırsak mukozası kalınlaşmış yani
enteritis kronika hipertrofikans veya aksine incelmiş enteritis kronika
atrofikans gelişmiş olabilir. Kronik enteritisler helmintiazis ve kronik
bağırsak konjesyonu ile ilgilidir.
1-
Koranavirüs enfeksiyonları : buzağılarda yalnız
başına veya rotavirüs ve crytosporidium ile birlikte kataral bir enterokolitise
neden olur. Bağırsak villuslarında atrofi vardır. Lezyon daha çok ileum ve
kolondadır. Hastalık doğduktan 5.günden sonra ortaya çıkar. Koronavirüsler
villusların uç ve yan kısımlarında absorptif enterositlerde çoğalır. Hastalarda
ishal ve dehidrasyon vardır. Süt emme devam eden enfekte buzağılarda ishal ile
birlikte solunum sistemi enfeksiyonuda görülür. Otopside nonspesifik ishal
belirtileri vardır. Orta şiddette fibrinonekrotik bir tiflokolitis , mezenterial
lenf düğümlerinde büyüme ve ödem vardır. Mikroskobik olarak villöz atrofi ile
birlikte kolitisin bulunması tipiktir. Hindilerde enfeksiyöz enteritisler neden
olabilir. Enterotiflitis ve villöz atrofi vardır. Ayrıca korona virus
enfeksiyonu erişkin sığırlarda kış dizanterisine neden olabilir.
2-
Rotavirüs enfeksiyonları : buzağı kuzu tay ve
köpek yavrularında özellikle jejenum ve ileumda kataral bir enteritise neden
olur. Enfeksiyon 20-24 saat sonra ishal görülür. Hastalık genellikle 4-5
günlükten büyük 2-3 haftalık küçük buzağılarda görülür. Virus villusların
distal yarımı veya 2/3’lük distal kısımındak absorptif enterositlerde ve
bazende goblet hücrelerinde çoğalır.
Mikroskobik olarak : nonspesifik bir ishal
vardır. Koronovirüslerden ayırt edilemez villuslarda kısalma kütleşme orta
şiddette atrofi görülür. Yalnız yangı jejenum ve ileumdadır. Kollitis görülmez.
Koronavirüs ve E.coliden oldukça hafif ve geçicidir.
3-
Kolibasillozis : etken E.coli nin hemoliz yapan
serotipleridir. Bulaşma hayvanların dışklarıdır. Kolibasillozisin
etiyolojisinde predispoze faktörlerin rolü büyüktür. Bunlar;
a)
Hijyenik olmayan ahırlarda barındırma
b)
Hatalı besleme
c)
Zamanında ve yeterli colostrum vermemek
d)
Virusların özellikle koranavirusların rolü
büyüktür.
Yeni doğan buzağıların göbek bağı
ve nazofarinks mukozasından etken vücuda girer. Hastalık 2-3 günlük buzağılarda
sık görülür.
a)
Enterotoksijenik kolibasillozis: buzağı,kuzu ve
domuz yavruları ve insanlarda görülür. Etkenin virulansı bağırsaklarda
kolonizasyon yeteneğinden ve toksin üretmesinden kaynaklanır. Enfeksiyon tipik
olarak 2-3 günlük buzağı ,kuzu,domuz yavrularında 3 haftalığa kadar olanlarda
görülür. Hastalıkta bol miktarda sarı renkli ishal şiddetli dehidrasyon,ateş
tedavi olmazsa ölüm şekillenir.
b)
Enteropatojenik kolibasillozis: enterohemorajik
E.coli 1 aylıktan küçük buzağılarda hemorajik enterokolitise neden olur. Ölüm
hastalığın ortaya çıkmasından birkaç gün sonra görülebilir. Bazen 7-10
içerisinde iyileşilebilir. Lezyonlarlar spiral kolon ve rektumda arasıra distal
incebağırsakta ve sekumda hafif fibrinli veya fibrinohemorajik yangı şeklinde
görülür.kolon mukozasında konjesyon mukozada hiperemi üzerinde mukus nekrotik
kitleler ve kan görülür. Kolon içeriği sulu ve sık sık kan ile boyalıdır.
Rektumda mukoza kıvrımlarında konjesyona yada fibrinohemorajik bir proktitise
rastlanır. Mezenterial lenf düğümleri büyür ara sıra artritis ve serozitis gibi
septisemiye yorumlanan lezyonlar şekillenir. mikroskobik olarak villuslarda
kütleşme,atrofi ve kaynaşma,epitel hücreleri kısalır yuvarlaklaşır ve kimi
olgularda tek tek yada kümeler halinde dökülerek mikroerozyonlar şekillenir.
c)
Septisemik kolibasillozis: özellikle buzağılarda
daha az oranlada diğer genç hayvanlarda görülür. Septisemik kolibasillozis yeni
doğanların bir hastalığıdır. Genellikle 2-3 günlük buzağılarda görülür.
Hastalık ani ölümlere yol açan perakut septisemi ve endotoksemi şeklinde
seyreder yada subakut veya kronik olur. Laboratuara mezenterial lenf
düğümü,bağırsak,dalak,ren,açılmamış eklemler göderilir. Korona ve rotavirus ile
kriptosporidium genellikle 5-10 günlük buzağılarda dikkate alınmalıdır.
Şiddetli villöz atrofinin olmayışı ile diğer enfeksiyonlardan ayrılmalıdır.
4-
Enterotoksemiler:
-
Cl.chauvoei: yanıkara
-
Cl.septicum: bradzot,maling ödem
-
Cl.haemolyticum: sığırların basiller
hemoglobinürisi
-
Cl.novyi: enfeksiyöz nektorik hepatitis
-
Cl. Botulinum: botilismus hastalığı
-
Cl.perfiringens: sığır,koyun,keçi ve domuzlarda
enterit ile seyreden enterotoksemiler. Anaerob bir basil olup çok
yaygındır.a,b,c,d ve e tipleri vardır. Etkenler çıkardıkları letal toksinler
ile ayırt edilir. Alfa beta epsilon iota ekzotoksinlerdir.
Toksinler: hücre
zarına etki ederek hemoliz yada nekroza neden olur. Nekrotik ve paralize neden
olarak enteritise neden olur. Sindirim esnasında enzimatik yolla aktive edilir.
Toksik etkiyi özellikle beyin ve böbrekte gösterir. Proteolitik enzimlerle
aktive edilerek kapillar permeabilite artışına neden olur.
Klostridial
enterotoksemilerde patogenez: bağırsak peristaltiğinin azalması,etkenler
kolona doğru taşınamaz ileuma doğru yukarı çıkar. Nişasta gibi maddelerin fazla
verilmesi klostridium gibi sakkarolitik bakterilerin çoğalmasına neden olur.
Ani rasyon değişikliği,az hazmedilen besinlerin bağırsağa geçmesiyle
klostridiumların çoğalmasına neden olur.
Cl.perfiringens tip A
Enterotoksemiler: cl. Tip A özelikle koyunların alimenter kanalında
normalde bulunur. Alfa toksin üreterek hemolize neden olur. Hastalık 2-16
haftalık buzağı ve kuzularda görülür. Hastalık aniden başlar,kısa süre devam
eder. Mortalite oranı oldukça yüksektir. Şiddetli ishal,hemoglobinuri ve
ikterus vardır. Kadavrada kokuşma erken başlar.
Nekropside: şiddetli ikterus ve anemi vardır. abomazumda
pıhtılaşmış süt böbrekler koyu siyah ve renklidir ve hidroperikardium vardır.
etken kanatlılarda nekrotik enteritise neden olur ayrıca insan ve hayvanların
gazlı gangren etkenlerinde birisidir.
Cl.perfiringens tip
B: kuzu dizanteriside denir. Alfa, beta,epsilon toksini vardır. 10-14
günlük kuzu ve aynı yaştaki buzağı ile birkaç günlük taylarda görülür.
Kollibasiloz ile birlikte seyreder.
Nekroside: karakteristik lezyon hemorajik enteritistir.
Abomazumda pıhtılaşmış süte rastlanır. Bu bulgulara kolibasilloz,cl.
Perfiringens tip A ve B de rastlanır. Şiddetli ishalle seyreder. Hastalık
actinobasilus equi ve salmonellozis ile karışabilir. Salmonellozis daha çok
kalın bağırsaklara yerleşir.
cl.perfiringens tip
C: erişkin koyun,keçi besi sığıları ile kuzu ve buzağılarda rastlanır.
Bazen klinik bulgu şekillenmeye bilir, hayvanlar ölü bulunabilir. Hemorajik-nekrotik
veya nekrotik-ülseröz bir jejunitis ve ileitis karın boşluğunda 2-3 lt. hava
ile temasta pıhıtlaşabilen eksudat incebağırsak ve idrar kesesinde konjesyon
ile plöra ve perikardta jelatinöz bir eksudat vardır.
Cl.perfiringens tip D:
koyun ve keçilerin en önemli hastalığıdır. Genelde besili kuzularda az
olarakta koyun,keçi ve danalarda görülür. Sinirsel semptomlar ve ani ölümlerle
karakterizedir. Komadan birkaç saat önce opistotonus bazı koyunlarda ölüm
anında konvulziyon görülür. Şiddetli sancı sonucu buzağılar böğürür. Nadiren
hayvanlar başlarını sert cisimler vurur.
Nekropside: besi deerecesi çok iyidir. Kokuşma hızlı
gelişir.perikartta pıhtılaşan bolca eksudat vardır. epikard endokard bağırsak
serozasında timus ve karın kaslarında peteşiyel ve ekimotik kanamalar vardır.
böbrekler koyu kırmızı ve şişkin olup otoliz çabuk şekillenir.1-2 saat
içerisinde jel kıvamına gelir. Buna intertubuler kanamalar neden olur. Sadece
buzağılarda böbreklerde yumuşama olmaz.
Kapsula altında konjesyon özellikle subakut dönemde beyinde
bilateral fokal simetrik hemoraji veya
malazi görülebilir. Bu durum epsilon toksini ile ilgilidir.
Cl.perfiringens tip
E: 1 haftalıktan küçük buzağı ve tavşanlarda görülür. Abomazumda ülserler
ile hemorajik enteritis vardır. hidroperikardium ve seröz zarlarda hemorajiler
görülebilir. Klostiridial enfeksiyonlarda teşhis ince bağırsakta içerik dahil
iki ucu bağlanmış bağırsaklar laboratuara göderilir.
DISTEMPER: Etken
morbilliviruslar alimenter yada solunum yolu ile alınır.Virus sindirim sistemi
solunum sistemi sınır sisteminde ise nöron ve glia hücrelerine deride epitel
hücrelere affinite gösterir.Hastalık 5 değişik dokuda lokalize olur;
1-
Sindirim sistemi: kataral gastroenteritis ishal
hiperemi ve epitel hücrelerinde sitoplazmik veya nüklear inkluzyon cisimcikleri
vardır.
2-
Sinir sistemi: Nonprulent ensefalomiyelitis
demiyilenizasyon ile sitoplazmik veya nüklear inkluzyon cisimcikleri görülür.
3-
Solunum sistemi: başlangıçta interstisyel
pnömoni sonradan bakteriyal komplikasyon ile kataral pnömoni gelişir.
4-
Deri: püstüler dermatitis ve hard pad disease
vardır.
5-
Kombine form”
Fibrinli enteritis: Çoğunlukla
kedi ve köpekte rastlanır. Ancak diğer hayvanlarda ve sığır vebası gibi
infeksiyöz hastalıklar sırasında da görülür. Daha çok ince bağırsakları tutar.
Mukozada gri veya gri-kahverengi kolay kaldırılan fibrinli parçalar vardır.
Fibrinli yangınlarda nekroz varsa nekrotik bir enteritis görülür.
1-Parvoviral
enteritisler: Kedi köpek buzağı ve minklerde enteritis domuzlarda
reprodüktif bozukluklara neden olur. Virüs enfekte hücrenin çekirdeğine
mitozdan hemen önceki dönemde çoğalır. Bu nedenle virüsün affinitesi mitotik
aktivitesi yüksek hücre ve dokulardadır. Lezyonlar özellikle fötus ve yeni
doğanların çoğu dokusuna erişkinlerde ise bağırsak epiteli lenfoid ve
hemapoietik dokularına yerleşir.
a)
Kedilerin panlökopeni hastalığı(laringoenteritis
enfeksiyoza): Etken parvovirustur. Hastalık daha çok maternal antikorlardan
yetersiz genç hayvanlarda görülür. Klinik olarak difazik ateş kusma ishal dehidrasyon
vardır . Nekropside; dehidrasyon hidrotoraks ve asites görülür. Lezyonlar başta
ileum olmak üzere bağırsaklar ve timustadır. Gençlerde timüs involuzyona uğrar
ve küçülür. Bağırsak duvarında ödematöz şişkinlik belirgindir. Mezenterial lenf
düğümleri büyümüştür. Mikroskobik olarak lezyonlar bağırsak lenfoid organlar ve
kemik iliğindedir. Villoz atrofi kript epitellerinde dejenerasyon ile
deskuamasyon ve yassılaşma lümenlerinde genişleme erken klinik dönemlerde
epitel hücrelerde nüklear inkluzyon cisimcikleri ile sinsitial dev hücreler
görülür. Teşhis nüklear inkluzyon cisimciklerinin görülmesi ile olur.
Serebellumu etkileyerek serebral hipoplazi hipoplazi olmak üzere santral sırım
sistemi anomalilerine neden olur.
b)
Köpeklerin parvoviral enteritisi: enfeksiyonun
oluşumunda yaş açlık durumu eş zamanlı parazit bakteri virüs enfeksiyonları
predispoze faktörlerdir. Maternal bağışıklık düşük köpeklerde görülür. Oronazal
yolla vücuda girer. Tonsil ve peyer plakları üzerindeki epiteli enfekte eder.
Buradan bölge lenf düğümlerine oradan da timusa dalağa geçerek 3-4 gün
içerisinde viremi şekillenir. Viremiyi takiben virüs bağırsaklara yerleşir ve
orada fibrinliden hemorrajiğe kadar değişen enteritislere neden olur. Bazen 3-8
haftalık yavrularda kalpte nekrozla karakterize miyokardial formu gelişir . Ani
ölümlerle ortaya çıkan bu formda bağırsak lezyonları çoğu zaman görülmez.
Lezyonlar bağırsakların son kısmında daha şiddetlidir. Istahsizlik durgunluk
kusma ishal ve lökopeni görülür. Bağırsakların şiddetli yıkımları sonucu ölüm
şekillenir. Nekropside lezyonlar duedenumda sekuma kadar olan bağırsak
kesiminin tamamına kadar lokalize olmuştur. Fibrin yada hemorajik enteritis
vardır. Serozada fibriboz sızıntılar ve peyer plaklarında belirginleşme vardır.
Bağırsak içeriği mukoid ve sulu bir içerikle dolu olup kanamalardan dolayı
salça gibidir. Mukoza genele de konjestif parlak ve fibrinli bir eksudat ile
kaplıdır.
Villoz atrofi
kriptletde genişleme kript epitellerinde dejenerasyon ve deskuamasyon propriada
bağ doku artışı ve mononükleer hücre infiltrasyonu dikkat çeker.
Difteroid nekrotik
enteritis: Fibrinli yangının progressif-difterik bir karaktere dönüşmesi
sonucu gelişir.
SALMONELLOZİS
Etkenleri gram –
çomak biçimli sporsuz hareketli bakterilerdir. Bilinen türlerin hepsi insan ve
hayvanlar için patojendir. En ciddi zoonoz hastalıklardan biridir.
S.typhimurium insanlarda gıda kaynaklı en yaygın patojenlerin 2.sırasında yer
alır. Hastalıkta stres faktörü en önemli faktördür. Genç hayvanlarda genetalize
ve septisemik enfeksiyonlar şeklinde çok yaygın ve şiddetli seyreder.
1-
Yeterli sayıda bakteri olmalıdır.
2-
Suj kolonize olmalıdır.
3-
Etkenlerin enterositler yani bağırsak epitel
hüclerine girmesi gerekir.
Etkenler bağırsağa
gelince oral enfeksiyondan 12 saat sonra ileum
bölgesinde enterositlere girer. Burada çoğalarak 24 saat sonra propriaya
geçerler. Buradan hareketli makrofajlarca fagosite edilerek lenf düğümlerine
nodulerine gider. Hayvanın direnci iyi ise burada hapsolur. Iyi değil ise
stresin etkisi ile birlikte direnç bozularak bu organizmalar serbest kalır
buradan lenf damarlarına sonra da kan damarlarına geçerek septisemiye yada
sekunder lokalizasyona neden olur. Salmonella etkenleri endo-ve ekzotoksin
salgılar. Ekzotoksinler enterositlerin
dejenerasyonuna ve nekrozuna
endotoksinler ise damarlarda tromboza ve vasküler lezyonlara neden olur.
Enterik formda bağırsaktaki bakteriler toksin salgılayarak enterositlerin
dejenerasyonuna ve nekrozuna toksinin damar endotellerine olan dejeneratif
etkisi ile de mukoza damarlarının trombozu ve vasküler dejenerasyona neden
olur.
A-
Perakut
Septisemik form: Çoğunlukla
gençlerde görülür. Etken S.choleraesuis tur. Nekropside; damarlarda fibrinoid
nekroz vardır. Özellikle perikard ve periton olması üzere bütün serozalarda
ekimoz ve peteşiler mide mukozasında yoğun hiperemi ödem ve hemorajiler ince
bağırsaklarda konjesyon müköz yada hemorajik eksudat sekum ve kolonda yaygın ve
şiddetli fibrinohemorajik enteritis görülür. Bağırsak lezyonları başlangıçta
ileumda daha şiddetlidir. KC, dalak ,böbrek,lenf düğümleri,kemik iliğinde küçük
mikroskobik nekroz odakları vardır. Bunlara thyphoid nodül denir.
B-
Enterik form: Genellikle sekum ve kolanda
fibrinöz, nekrotik veya ülseratif lezyonlara rastlanır. Yani fibrino-nekrotik yada
ülseratif typhlo-colitis vardır.
Atlarda
Salmonellozis: Genellikle S.typhimurium neden olur. Tipik bulgu yeşil
renkli islahdir.
Sığırlarda
Salmonellozis: Etken S.typhimurium,S.dublin ve S.enteritidis tir. Bir
haftalıktan küçük buzağılarda hastalığın görülmesi nadirdir.
Koyunlarda
Salmonellozis : koyunlar s.abortus oviste olduğu kadar diğer salmonella
etkenleri ile de enfekte olduklarında abort ve neonatal ölğmler görülür.
Hastlık koyunlarda sık görülmesine ilgili ciddi salgınlar ve ağır kayıblara
neden olur.
Carnivorlarda
Salmonellozis: Köpeklerde daha çok distemperde sekunder olarak meydana
gelir. Lenfosarkomlu köpeklerde kemoterapiye başlandıktan sonra salmonellozun
şekillendiği bildirilmiştir.
Kanatlılarda
Salmonellozis:
S.gallinarum,S.pullorum civcivlerde beyaz
ishale neden olur.
Yersiniozis:
Y.psöudotuberkülozis ve Y.enterocolitica
evcil hayvanlarda enterokolitise
mezenterial lenfaditise ve daha az
olarak septisemiye neden olan zoontik bir hastalıktır. Y.pestis ise insanlarda
veba hastalığının etkenidir. Hafif fibrinli bir kollitis KC de nekroz odakları
ve mezenterial lenf düğümlerinde mikro apseler vardır.Yersinia
enfeksiyonlarında fibrinli yada fibrinohemorajik enterekollitis şekillenir.
Hemorajik Enteritisler
1-
Antraks
2-
Köpeklerin parvoviral enteritisi
3-
Sığırların kış dizanterisi
4-
C.jejuni ve C.fötus bağlı enteritisler
5-
Domuz dizanterisi
6-
Tavuk vebası
7-
Tavukların newcastle hastalığı
8-
Atların colitis X hastalığı
9-
Coccidiosis
Antraks: Zoonotik bir hastalıktır.
Sığır,koyun,keçi duyarlı katır ve at kısmen duyarlı kedi,köpek,domuz
dayanıklıdır. Etken kapsüllü çomak şeklinde anaerobik sporlu bir basil olan
bacillus anthracis’tir. Vejetatif formda fazla dirençli değildir. 60 C’lik ısıda ve kokuşma sırasında tahrip olur.
Sporlar oldukça dirençlidir. Enfeksiyon sporların veya vejetatif formların
solunum veya sindirim yolu ile alınması ile gerçekleşir. Koyunlarda
perakut,sığır,at ve keçilerde akut septisemik formda,domuz köpek ve kedide özellikle
cervical lenf düğümü olmak üzere lenf düğümlerinde lokalize olur. Sığırlarda ve
koyunlarda septisemi ve ani ölümlerle karakterizedir. Nekropsi yapılmaz froti
yapılarak etkenin görülmesi ile teşhis konur.
Patogenezis:
Etken vücuda girer. Fagositler tarafından fagosite edilir ve bölge lenf
düğümlerine götürülür. Orada çoğalılar. Ve lenf damarları yoluyla kan
dolaşımına katılarak septisemi yaparlar. Etken sitolitik bir toksin salar bu
toksin damar endotellerini hasara uğratır. Buda kanama,ödem ve trombozlara
neden olur.
Nekropsi
(soru): Kadavrada rigor mortis şekillenmemiştir. Bütün doğal deliklerden katran
renginde pıhtılaşmayan kan sızar. Kokuşma ve timpani çabuk şekillenir. vücudun
her yerinde özellikle serozalarda ekimotik kanamalar ve ödem görülür. Vücut
boşluklarında kanlı sızıntılar vardır. hastalık akut splenitise neden olur.
Dalak oldukça büyümüş,şişkin ve konjesyonedir.
Dalak büyümesi
koyunlarda sığırlardaki gibi tipik değildir. Lenf düğümleri şişkin,ödemli ve
bazen hemorajiktir. Bağırsaklarda hemorajik enteritis,KC ve böbreklerde
kanamalar görülebilir. Kan pıhtılaşmaz.
Mikroskobik
olarak: generalize smear ve doku kesitlerinde özelliklede dalakta çok sayıda
etkenlere rastlanır. Dalakta konjesyon,kanama ve nekrozlar sonucu dalağın
normal yapısı kaybolur,lenfoit folliküller seçilemez ve eritrosit ile çekirdek
artıkları içinde yüzen adacıklar halinde trabeküller vardır.
İnsanlarda
deride püstül,maling karbonel gibi nekrotik hemorajik yaralara neden olur.
Bazen de öldürücü septisemik pulmoner formda seyreder. İnsanlara bulaşma hasta
hayvnalar veya yün,deri gibi ürünlerden olur.
Açılmamış
kadavradan teşhis için perifer kandan yada lokal ödem sıvısından materyal
alınarak froti yapılır. Otopsi yapılmışsa kadavra taze ise bir parça dalak
labaratuara göderilir.
Domuzların Dizanterisi
Bu hastalık
campylobacter spp.’nin domuzların ileum ve kalın bağırsaklarının ön
kısımlarında mukoza epitellerinde çoğalması sonucu meydana gelir. Bu kompleks
içinde nekrotik enteritis , regional ileitis ve proliferatif hemorajik
enteropati yer alır.
Sığırların kış dizanterisi
Erişkin
sığırlarda gözlemlenir etken koronavirüstür. Kanlı ishal burun ve göz akıntısı
, anoreksi şekillenir ve süt verimi düşer. Kolonda kanamalar oluşur. Ve kolonda
epitel hücrelerinde nekroz ve dökülme vardır.
Atların Colitis-X hastalığı
Atların sporadik ,
akut seyirli ve genellikle pis kokulu
Bazen kanlı olabilen
ishal ile karakterize bir hastalıktır.
Nekropside:
Dehidrasyon deri altı ve serozalarda kanamalar vardır. Kan koyu renklidir ve
pıhtılaşmaz. Lezyonlar kalın bağırsaktadır. Ödem daha çok mezenterium’un
bağırsağa yapıştığı kısımlarda şekillenir. Mukozanın yüzeyi nekrotik kahverengi
, üzerinde fokal fibrinohemorajik eksudat vardır.
Kampilobakteriyozis
İnsan köpek ve
sığırlarda C.jejuniye ilgili ishallere rastlanır. C.jejuni ve C.coli insanlarda
ishalin yaygın nedenir. Bunlar enterotoksin oluşturur. İnsanlarda ki olayların
çoğu çiğ süt içilmesi ve özellikle kanatlılar olmak üzere hayvansal besin
tüketmelerine bağlıdır.
Ruminantlarda Tiflokolitis
İki üç aylıktan
büyük hayvanlarda akut ve subakut fibrinohemorajik tiflokolitislerde ,
salmonellozis , mukozal hastalık , sığır vebası , CGB , adenovirus
enfeksiyonlaru ve kış dizanterisi ( koronovirus). Coronavirus kış dizanterisine
yakanan sığırların kolon kriptlerinde mikroskobik lezyonlar şekillendirir.
Salmenellozis her yaştaki hayvanlarda rastlanır. Hem ince hemde kalın
bağırsakta kataralden fibrinohemorajiye kadar değişen yangı şekillenir.
GRANÜLOMATÖZ ENTERİTİSLER
1.
BAĞIRSAK
TÜBERKÜLOZU
Seyrek olarak
sığır domuz ve tavuklarda gözlemlenir. Enteritis tüberküloza bağırsak
mukozasının ülserli , kronik granülomatöz bir yangısıdır. Enfeksiyon enfekte
besin veya etken taşıyan balgamın yutulması ile şekillenir. Lezyonlar jejenumun
son kısımı ile ileum , ileosekal valvül ve kalın bağırsaklara yerleşir. Danalarda
dama jejenumun son kısımı ile ileumdaki soliter follikülerde veya peyer
plaklarına yerleşir. Lezyonlar buralarda oval veya yuvarlak ülserlerle
karakterizedir.
2.
PARATÜBERKÜLOZ
Paratüberkülozis
mycobacterium avium paratuberculosis tarafından meydana getirilen , ince ve
kalın bağırsaklar ile bölge lenf düğümlerinde hiperplastik granülamatöz yangısı
ile karakterize , ruminantların bulaşıcı bir hastalığıdır. Hastalık etkeni
dışkı , süt , idrar ve semenle de çıkabilir.
Bulaşma
genellikle kontamine yem ve su ile oluşur. Enfeksiyonda kritik dönem 6.ayda
başlar. Erişkin hayvanlar enfekte olduğunda her zaman hastalık oluşmaz ve
enfeksiyon genelde iyileşme ile son bulur. Hastalığın 1-3 yıl inkübasyonu vardır.genelde
klinik belirtiler 2 yaşından sonra görülür. Hasta hayvanlarda sürekli ishal ve
zayıflama vardır. Etkenden ötürü zamanla epiteloid hücre infiltrasyonu artar ve
propriyayı tamamen kaplarlar. Yer yer Langhans tipi dev hücre oluşumlarına
rastlanır. Submukozada lenfosit ve
plazmasit infiltrasyonu dışında ödem vardır. Gerek submukoza gerekse de
subserozadaki lenf damarlarının lümenlerinde epiteloid hücre kümeleri ve
duvarında lenfoid hücre infiltrasyonu ile kalınlaşma vardır. Bağırsaklarda bu
lezyonlar daha çok ileum ve sekumda olmak üzere tüm bağırsak kısımlarındadır.
İleosekal valvül genişler. Bu kesimlerde bağırsak mukozası diffuz olarak
kalınlaşır. Buna ilgili olarak mukozada çekmekle düzeltilemeyen ve serebral
korteksi andıran enine kıvrımlar oluşur.
Nekropside : zayıflama , yağ dokularında
atrofi , inter mandibular ödem , karın boşluğu ve diğer boşluklarda sıvı
birikimi, throkal aortada intimak fibrozis plaklarına ve kalsifikasyonlara
rastlanır.Sığır paratüberkülozunda kazeifikasyon ve kalsifikasyon
şekillenmemesine karşın, koyun ve keçilerde tüberkül benzeri kazeifikasyon ve
kalsifikasyonların gelişebildiği kaydedilmektedir.Mikroorganizmanın pigmentli
suşu ile enfekte koyunlarda mukoza ve lenf düğümleri turuncu renk
alır.Paratüberkülozda başta karaciğer olmak üzere, akciğer, dalak ve diğer
organlarda lenfosit ve epiteloid hücrelerden oluşan granülomatöz odaklara
rastlanabilir.
BAĞIRSAKLARIN
PARAZİTER HASTALIKLARI
1.
PROTOZOON HASTALIKLARI
·
Koksidiyozis : Eimeria ve isospora cinsi hücre içi protozonların yol açtığı
enfeksiyonlardır. Nekropside koksidiyozisi teşhis etmek için bağırsak
mukozasından hazırlanan kazıntılar mikroskopta incelenir. Laboratuvara sekum ve
kolonda alınan bağırsak parçaları gönderilir.
Atlarda koksidiyozis : E.leuckarti at ve
eşeklerin ince bağırsaklarında bulunur ve zaman zaman ishale sebep olurlar.
Kedi ve Köpeklerde koksidiyozis : isospora
cinsi protozoonların hastalığa sebep olurlar. Genelde ölüme sebep olmazlar.
Kedi ve köpeklerdeki koksidiyozis olguları tam anlamıyla tanımlanamamıştır.
Tavşanlarda : çoğu zaman öldürücü olan
katarak enteritise sebep olmuştur. Bağırsak mukozasında fokal nekrozlar vardır.
E.stidea safra kanal epiteline affinite gösterir.
Koyun ve keçilerde koksidiyozis : E.ovina ,
E.arlongi , E.punctata kuzu ve oğulaklarda hastalığa neden olurlar. Özellikle 2-4
haftalıklarda hastalık gelişir. Lezyonlar daha çok sekum ve kolonda az olarakta
aşağı ileumdadır. Buzağılardakine benzer lezyonlar oluşur.
Kanatlılarda :
bağırsak koksidiyozis kanatlıların önemli hastalıklarındandır. Bağırsaklarda
kataralden , nekrotik ve hemorajiğe hatta difteroid – nekrotiğe kadar değişen
enteritis yapabilir. Sekum koksidiyozis etkeni E.tenella’dır. Sekum şişkin ve
hemorajik bir haldedir.
·
Histomonas meleagridis : Başta hindi olmak üzere kanatlılarda
enfeksiyöz tiflohepatitise neden olurlar. Sekumda difteroid-nekrotik
değişiklikler vardır. Etken kan yoluyla karaciğere ulaşarak burada lezyon
yapar.
·
Amebiazis : Entemoeba hystolytica insan ve primatlarda ender olarak da köpek ve
sığırlarda amipli dizanteriye sebep olur. Amipler kalın bağırsak mukozalarında
çoğunlukla nonpatojenik protozonlar olarak bulunurlar
İnsanlarda amebiazisle ilgili ilk lezyonlar
fokal erezyon ya da ülserlerin şekillendiği diffüz akut kollitistir.
·
Giardiasis : Giardia spp. Flagellalı protozoonlardan olup insan ve diğer hayvanların
ince bağırsaklarında bulunur. Köpek ve kedilerde aylarca süren kronik ishallere
sebep olabilirler.
·
Kriptosporidiozis : Cryptosporidium muris ve Cryptosporidium
parvum en önemli türlerdir. Merogoni, gametogoni ve sporogoni dönemleri
enfekte epitel hücrelerinin fırçamsı kenarında oluşur. Buzağılarda prepatent
dönem yaklaşık 4 gündür. Etkenler konakçı hücre membranı ile çevrili vakuoller
içerisinde bulunur. İshal , anoreksi ve depresyon 1-4haftalık buzağılarda ve
5-14 günlük kuzularda gözlemlenir. İntestinal kriptosporidoziste değişen
şiddetle villus atrofisi , villuslar kütleşir ve yer yer birbirine kaynaşır.
Atrofi sebebiyle ishal vardır. Etkenler özellikle ileum başta olmak üzere ince
bağırsakların distal kısımında bulunur. Bazen sekum ve kolondada
rastlanabilirler.
2.
CESTODLAR
Patojenite açısından parazitin büyüklüğü ve
sayısı önemlidir. Şeritler daha çok bağırsak ortasında yaşarlar. Konakçının
besinlerinden beslenirler , mekanik zedelenmelere , toksik-allerjik metabolik
atıklarıyla ve bağırsağa tıkamaları ile zararlıdırlar. Monezia expansa ve
M.benedini ruminant cestodlarıdır. Equidelerde ise Anoplocephala perfoliata ve
A.magna’dır. A.perfoliata oldukça patojendir ve ince bağırsak ve kalın
bağırsakta yaşarlar. Burada ülserler ve bunun yanı sıra hiperplazi ile polipöz
üremelere , hatta bağırsakları delerek peritonitise neden olurlar. D.caninum
olguları köpek kedi ve tilkilerde ince bağırsaklarda gözlemlenir. Ara konakları
pirelerdir.
TAENİA SPP.
ENFEKSİYONLARI
Köpeklerde Taenia ve Echinecoccus türleri
vardır. Bunların önemli özelliği ise larvalarının insan ve diğer canlıların
dokularında kist şeklinde gelişmesidir. Cestodların larva dönemleri vardır.
Cysticercus , strobilocercus , coenurus ve hidatid kist olmak üzere 4
formdadır. Cysticercus’larda bir kese ve invagine bir skoleks vardır.
Strobiloserkus’larda sistiserkusun modifiye bir şeklidir. Coenuruslarda bir
kese ve duvarında çok sayıda invagine skoleks vardır. Hidatid kistler ise
germinal epitelyumla döşeli multiloküler bir kisttir. Kistin dışında kutikula
vardır. Germinal epitelden invagine skoleksler gelişir.
Taenia Taenia Formis olgunu kedilerin
incebağırsağında yaşarlar. Larvası cystivercus fascularis bezelye
büyüklüğündedir. Fare ve diğer rodentlerin KC’sinde yaşar.
Taenia pisiformis : Olgunları 2 metre
boyundadır. Köpek ve yabani karnivorların ince bağırsaklarında yaşarlar.
Larvası vystivercus psiformis tavşanların mezenterium ve omentumunda yaşarlar.
Taenia hydatigena : 5m boyunda olabilirler.
Köpek ve yabani karnivorların incebağırsağında yaşar. Kistler peritona ankiste
olmadan karaciğerde 4 hafta süren bir olgunlaşma evresi geçirirler. Bu dönemde
karaciğer travmatik ve hemorajik lezyonlar gelişir. Bunlardan oluşan nekrozlar
clostridial sporları aktive ederek enfeksiyoz nekrotik nekrotik hepatit ve
basiller hemoglobinuri hastalıklarının ortaya çıkması kolaylaşır.
Taenia multiceps köpek ve yabani
karnivorların bağırsağında 1 m ye kadar ulaşabilirler.
Onkosferleri ruminantlar özellikle de
koyunlar tarafından alındığında kan yoluyla medulla spinalis ve beyine giderek coenurus
cerebralis’e yol açar. Böylece dönme hastalığı oluşur. Hastalık klinik
olarak kistin 4-5 cm çapına ulaşmasıyla ortaya çıkar. Buda enfeksiyondan 4-8 ay
sonra olmaktadır.
Echinococcus spp. : olgunları karnivorların
incebağırsağında yaşarlar. Hidatid kistler insan başta olmak üzere çok fazla
arakonakta bulunur. Parazitin yumurtaları oldukça dayanıklıdır , toprakta 2 yıl
kadar canlı kalabilirler. Sindirim yolu ile alınan onkosferler kan yolu ile
karaciğer ve AC’lere gelirler. Hidatid kist koyunlarda &70 AC ‘ye %25 KC’ye , sığır ve atta ise %90 KC’de gelişir.
Daha az olarak kalp , beyin , ve kemik iliğinde gelişir. Gelişimini 6-12 ayda
tamamlar. Keselere karşı yabancı cisim granülasyon dokusu gelişir.
E.G.G : Son konakçı köpektir ara konak insan
, ruminant, domuz ve yabani rumlardır.
E.G.equinus : arakonakları at ve eşeklerdir.
E. multilocularis : olgunları köpek kedi ve
yabani canidaelerde bulunur. Larvalar insan rum , ve sus’ta gelişir. Önemli
özelliği alveoler kistleri oluşturarak malign tümör gibi davranmasıdır.
3.
NEMATODLAR
Nematodlar
bağırsak kanalında sık rastlandığı için tüm evcil hayvanlarda önemli
parazitlerdir.
1-
Strongylide türleri :
Bu parazitler genç hayvanların
bağırsaklarında yaşar. Strongilozis atlarda oldukça önemlidir. Strongyluslar
sekum ve kolanda yaşarlar. Bunların başlıcaları Str.vulgaris; atların en önemli
nemotudur. Sindirim yoluyla alınır. III. dönem enfektif larvalar, ince veya
kalın bağırsak duvarını delerek IV. döneme geçer. Daha sonra küçük
arteriollerin lumenlerine girerek 3 hafta içiresinde a. mazenteria cranialise
ulaşırlar. Yine bu arterlerin lumeni boyunca sekum ve kolona geri dönerler.
Sekum ve kolon serozası altında 5-8 cm çapında nodüller oluşur. Nodüllerin
yırtılmasıyla olgun parazitler bağırsak lumenlerine geçerler. Larvalar,
A.mezenteria cranalise ve kolonlarda endarteritise yol açarlar
·
Strangylus adentatus :
atlarda
yaygındır. III. dönem larva bağırsak mukozasına girer. Buradan portal sistemle
karaciğere gelir ve burada yangısal reaksiyonlara neden olur. Özellikle
diafragmatik yada travmatik hemorajik lezyonlara neden olur. Çoğunlukla
strongylus adentatus ve az olarak diğer strongyluslarca oluşturulan bağırsağın
antimezentedirial kısımında 1´2-3´4 cm boyutlarında hafif kabarık sub-seröz
hemorajik plaklar şekillenir. Bunlara Hemomelesma denir.Strongylus
equinus, strongylus adentatus benzeri lezyonlara neden olurlar.
2-
Askarid türleri:
Askaridler bağırsak nemotadlarından olup tüm
evcil hayvanlarda rastlanır ve askaridoza neden olurlar. Askaridoza neden olan
başlıca parazitler:
·
Parascaris equorum :
Büyük bir nematodtur. Yumurtalar alındıktan
sonra ince bağırsaklarda açılırlar. L2’ler portal dolaşım ile KC’ye gelir.
Burada gömlek değiştirir ve AC’ye gelir. Buradan trachea ile tekrar
incebağırsaklara dönerler ve burada olgunlaşırlar. Bağırsakta mukoza yıkımlanması
ile tıkanmaya sebep olurlar. Lezyonlar aslında KC ve AC göçü sırasında oluşur.
KC’de hemorajik odaklar , AC’de yaygın fokal lezyonlar ve eozinofilik
bronşiolitis vardır.
·
TOXACARA CANİS :
Köpeklerin ince bağırsaklarında yaşar. İkinci
dönem larvalar sindirimle alındıktan sonra bağırsaktan çıkan larvalar
genellikle 3 aylıktan küçük köpeklerde karaciğer ve akciğer göçü sonrası
trachea ve farinks yoluyla bağırsağa gelip olgunlaşır.Büyük köpeklerde larvalar
karaciğer, akciğer, beyin, kalp ve iskelet kasları gibi organlara ankiste olur.
Ankiste larvalar doğumdan yaklaşık 3 hafta önce mobilize olarak plasentayı
geçer ve fötüsün akciğerine gelir. Enfekte olarak doğan köpek yavrularının mide
ve incebağırsaklarında olgunlaşan parazitler halsizlik, letarji, kusma ve ölüme
neden olur. Otopside, bağırsakta yaygın parazitlere rastlanır. İnsan ve diğer
normal konakçılarda visseral larva migrasyonuna neden olur. Başta karaciğer
olmak üzere beyin, göz ve akciğerde larva göçü ile ilgili hepatomegali ve
granülomlar gelişir.
·
Toxocara leonina :
Köpek ve kedilerin ince bağırsağında yaşar.
Gelişmeleri direkt olabildiği gibi farelerin arakonakçılığı ile de olabilir.
·
Toxocara cati :
Kedilerin ince bağırsağında yaşar. İkinci
dönem larvaların alınmasıyla bağırsaklardan karaciğer ve akciğer göçünü takiben
bağırsaklarda olgunlaşır. Olgunları mide ve bağırsaklarda hafif bir
granülomatöz reaksiyona neden olur. Bu parazit de insanlarda visseral larva
migrasyona yol açabilir.
·
Toxocara vitilorum :
Genç buzağılarda görülür. Dişileri 30 cm’e
ulaşabilir. Böylece sığırların en büyük bağırsak parazitidir.

Başarılar…
Yorumlar
Yorum Gönder